DOLAR 32,5687 0.21%
EURO 34,9709 -0.09%
ALTIN 2.442,970,29
BITCOIN 20950210,09%
İstanbul
16°

PARÇALI AZ BULUTLU

13:07

ÖĞLE'YE KALAN SÜRE

İNSANIN VİCDANI ZAYIF OLUNCA KADI OLMASI ONU ADİL YAPMAZ!
280 okunma

İNSANIN VİCDANI ZAYIF OLUNCA KADI OLMASI ONU ADİL YAPMAZ!

ABONE OL
08/11/2022 00:26
İNSANIN VİCDANI ZAYIF OLUNCA KADI OLMASI ONU ADİL YAPMAZ!
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Bir dilek, akla yaklaştırılamayacak kadar uzak olsa bile heyecanla yüklüdür. Dilekleriyle hayatı, dilekleriyle inançları arasında damarlar vardır insanın, gürül gürül akan. “Bir dilekte bulun” cümlesi kaç dileği tetiklemiştir de domino taşları gibi üst üste yığılmıştır arzular. Fakat ilk akla gelen dilek hangisidir? Hangi arzumuzdur rüzgârıyla peşine düşüren diğer arzularımızı?

Hz. Ömer kendi dileğini paylaştı dostlarıyla: “Bense neyi arzulardım biliyor musunuz? 

“Keşke bu ev Ebu Ubeyde b. el-Cerrah gibi er kişilerle dolup taşsaydı!”

Hz. Ömer’e gelen haberci, mektubu halifeye uzatır. Halife mektubu okur, katlar ve kenara koyar. Sonra dışarı çıkar. İçi daralmıştır. Dışarıda soluklanacaktır. Uzun adımlarla yürümeye başlar.

Arkadaşları, bu haldeki halifeyi yalnız bırakmak istemezler. Arkasına takılırlar. Nihayet Medine’ye yüksekten bakan bir tepeye geldiklerinde Hz. Ömer tepenin üzerine çıkar ve uzun uzun Şam ufuklarına bakar. Derin bir ‘ahh’ çeker. Belli ki mektupta yazılanlar, onu haylice sarsmıştır, daraltmıştır.

Arkadaşları sorar: “Şam valisinden gelen mektup sizi neden bu kadar sarstı. Mektupta ne vardı?.”

Hz. Ömer sessizliğini bozmaz. Cevap vermez. O, dünyadan ahirete doğru uzun yolculuğa çıkan bir dostun, ruh izlerini takip ediyormuşçasına göğe gözlerini diker.

Gözlerinden çıkan iki damla yaş yanaklarına süzülür ve zarif bir şekilde halifenin sakalından Medine’nin sıcacık kumuna damlar. Tepeden iner. Medine’ye doğru yürümektedir. Yanına sokulan ve bu garip halini bir türlü çözemeyen dostlarına şöyle der:

“Demin gelen mektup, Şam’ın genel valisi Hz. Ebu Ubeyde’nin ölüm haberini veriyordu. Hz. Peygamberin (S.A.V.); bu Ümmetin en güvenilir insanı olarak ilan ettiği, cennetle müjdelenmiş olan on kişiden birisi olan Ebu Ubeyde’nin Allah’a vuslat haberi. Ebu Ubeyde’yi kaybettik.”

Bu cümleleri, bütün benliğini çepeçevre kuşatmış olan büyük bir hüzün içinde mırıldanan Halife Hz. Ömer; bir an duraksar, yanındakilere döner ve şöyle der:

“Haydi! Her biriniz bana bu din için neler yapmak istediğinizi belirtin. Neyi arzulardınız., neyiniz olsun isterdiniz, bu din için nasıl hizmet etmek isterdiniz?”

Birisi der ki: Keşke güçlü pazularım olsaydı da, bu din için mücadele etseydim. Savaşlara katılsaydım.

Diğeri der ki: Keşke param olsaydı da, şunları şunları yapsaydım.

Bir diğeri der ki: Keşke binlerce adamım olsaydı da, şu şu işleri yapsaydım.

Başkası der ki: Keşke Allah için şu kadar yiyecek, içecek dağıtsaydım.

Diğeri der ki: Keşke, her yıl hacca ve umreye gitseydim.

Keşkeler, temenniler, ahh sesleri uzar gider. Herkes, kıymetine, gücüne, kapasitesine göre konuşur.

Hz. Ömer hepsini dikkatle dinler. Sonra cübbesinin ucunu toplar ve yürümeye devam eder.

Belli ki arzuladığı cevabı bulamamıştır.

Belli ki cevaplar nirengi noktasından uzak düşmüştür.

Belli ki, içindeki yangın sönmemiştir ve rahatlayamamıştır.

Hızlı hızlı yürürken dudaklarından şu cümleler dökülür:

“Bense neyi arzulardım biliyor musunuz? 

“Keşke bu ev Ebu Ubeyde b. el-Cerrah gibi er kişilerle dolup taşsaydı!”

“Keşke bu saydıklarınızdan hiçbirisine sahip olmasaydım.

“Keşke ben bir oda dolusu Ebu Ubeyde gibi adama sahip olsaydım, sonra onlarla bütün dünyayı idare etseydim.”

“Keşke bir oda dolusu Ebu Ubeyde’m olsaydı başka hiçbir şeyi istemezdim…” 

Oda dolusu adam!!!

Oda dolusu altın, oda dolusu asker, oda dolusu silah değil, oda dolusu adam!..

Ama nasıl adam?…

Emin olan, güvenilir olan, sağlam ve dik duran, sırtına yüklendiği emaneti yerine getiren, adam gibi adam…

Zira Ebu Ubeyde (r.a), Hz. Peygamber tarafından Şam tarafına görevlendirildiğinde;

“Size en güvenilir adamı gönderiyorum.” buyruğu ile gider.

Ama öyle bir gider ki, Şam bölgesini, ahlakı, fazileti, edebi, vefası, diğergamlığı, kişiliği ve mütevazı hayatıyla alt üst eder.

Yemez yedirir, uyumaz uyutur.

Aç kalır, doyurur, susuz kalır, su verir.

Hastalıktan inler, hastaların iniltisini dindirir.

Tam bir baba olur, merhamet olur, rahmet olur, yağmur gibi yağar.

Nihayet, bulaşıcı bir hastalığa yakalanan halkın içinden çıkmaz ve sonuçta o da hastalanır. Hakkın emrinin gerçekleşmek üzere olduğunu anlayan Ebu Ubeyde (ra) dostlarına son sözlerini söyler:

“Size bir vasiyetim var, uyarsanız hayrınıza olur. Namazınızı kılın, orucunuzu tutun, zekâtınızı verin, haccınızı eda edin, birbirine iyiliği dokunan kişiler olun, başınızdaki emirlere itaat edin ve onları aldatmayın. Dünyanın sizi yoldan çıkarmasına izin vermeyin. Bin sene yaşasa da insan sonuç değişmez: Allah Teâlâ insanlar için ölümü takdir etmiştir. Bu yüzden herkes ölecektir. İnsanların en akıllısı Allah’a en çok itaat eden, yaşarken dönüşü için en çok azık toplayandır. Allah’ın selam, rahmet, lütuf ve bereketi üzerinize olsun.”

Mütevazı çadırında, halkın kucağında son nefesini verir. Onlarca yıllık valilikten geriye sadece bir at ve bir kılıç bırakmıştır.

İşte Hz. Ömer’e:

“Bir oda dolusu Ebu Ubeyde” dedirten bu sahabi, böyle bir sahabiydi.

İşte bu günlerde de asıl sorun sanki imkanların olmaması değil, o adamların olmaması….                         

Fatih Sultan Mehmet (cennet mekan)

“ Kadıyı satın aldığın gün adalet ölür, adaleti öldürdüğün gün devlet te ölür.” buyurur.

Vicdan zayıf olmasın;

– Adamın biri müslüman mezarlığına ölü bir köpek gömer. Görenler onu, zamanın kadısına şikayet ederler. Kadı adamı çağırır ve işin aslını sorar.

Adam:

-“Doğrudur, öyle yaptım, çünkü köpeğin bana vasiyeti böyleydi, onun vasiyetini yerine getirdim.” der.

Kadı:

-“Sen bizim aklımızla alay mı ediyorsun efendi?” diye çıkışır.

Adam:

-“Hayır efendim, aynı zamanda kadıya da 10.000 dirhem vermemi vasiyet etti.” der.

Bunu duyan kadı hemen:

-“Rahmetli köpeğin ölümü bizi ziyâdesiyle üzdü.” der.

İnsanlar, kadının değişen bu tavrına hayret ederler.

Kadı onlara der ki:

-“Bu durum sizi hayrete düşürmesin, bu köpeğin geçmişini araştırdım, Ashab-ı Kehf köpeği Kıtmir’in soyundan geldiğini keşfettim.”

Mesele Ebu Ubeyde karakterli insanlar bulmak. Sadece bir yerde değil, hayatın her yerinde. Emin, güvenilir ve imanında sadık Ebu Ubeyde’ler…

Allah (c.c), Ebu Ubeydelerin ve her mevkide özellikle adalet dağıtan vicdanlı insanların sayısını artırsın.

Selam ve dua ile…

—Hacı ARICI—

    En az 10 karakter gerekli


    HIZLI YORUM YAP
    300x250
    300x250r

    Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.