Müslümanlar için bir dönüm noktası olan hicret, tarihte yeni bir sayfa açmıştır. Hz. Ömer’in halifeliği döneminde hicretin gerçekleştiği gün, Hz. Ali’nin teklifiyle hicrî takvimin başlangıcı sayılmıştır. O günden itibaren de İslam âleminde 1 Muharrem hicrî takvimin başlangıcı olarak kabul görmüştür.
Müslümanlar için bir milat olan hicret; Allah’a ve O’nun kutlu elçisi rahmet Peygamberine gönülden bağlılığın bir ifadesi; hakka, hakikate, ilme, irfana ve medeniyete yapılan yolculuktur.
Rabbimizin inayet ve ihsanıyla Peygamberimiz Efendimiz ‘in Mekke’den Medine’ye hicretini esas alarak, hazırlanan takvime göre Pazartesi günü, içinde bulunduğumuz 1442. Hicri yıla veda edip, 1443. Hicri yıla gireceğiz, inşallah…
Bizler Müslümanız, amellerimizi gayrimüslimlerin yaşantısına benzetemeyiz. Ölçümüz bellidir, biz İslam’ı ölçü olarak alırız. İşte yılbaşımızı da bu ölçülere göre değerlendiririz.
Gönül dostları;
En büyük hazine sağlıktır. Rabbimizin verdiği ömür devam ettiği müddetçe, hepimiz için geçerli beyaz sayfadan oluşan, 365 sayfalı bir defter var. Her gün bunlardan birini yazıp dolduruyoruz.
Bu defteri işlerken, gayet titiz davranmalıyız. Allah (c.c.) bizden bunu bekliyor. Allah’tan hiçbir şeyi saklı tutamayız. Bakâra Sûresi 284. ayetinde Rabbimiz: ” … İçinizdekini açıklasanız da gizleseniz de Allah sizi onunla hesaba çeker” beyanında bulunuyor.
“Kullarının tövbesini kabul eden, kötülükleri affeden Allah tır.” (Şuara Sûresi, Âyet: 25)
“Müminler fena bir şey yaptıklarında veya kendilerine zulmettiklerinde Allah’ı anarlar. Günahlarının bağışlanmasını dilerler. Günahları Allah’tan başka bağışlayan yoktur. Müminler, yaptıklarında bile bile direnmezler. Onların hareketlerinin karşılığı; Rab’lerinden bağışlanma ve içlerinde ırmaklar akan, içinde temelli kalacakları cennetlerdir. İyi davrananların ne güzel ecri vardır.” (Âl-i İmran Sûresi : 135-136. Ayet)
Pratik hayatımızda olayların en önemli olanlarından biri de Hicret olayıdır. Eğer Müslümanlar Hicret’in getirdiklerinden bazılarını anlamış ve ders çıkarmış olsalardı, tarihteki önemlerini muhafaza edebilirlerdi.
Hicret ile iki gerçek ortaya konulmuştur:
1-Mekke’de ferdî ıslah,
2-Medine’de toplu ıslah.
Mekke’de bir inanç oluşturulmuş ve İslam davasının temelleri atılmıştı. Bu bazen gizli ve bazen de alenî olarak gerçekleşmişti.
Medine’de ise durum tamamen bunun tersine idi. Râsûlullah (s.a.v.) inananları tek tek olgunlaştırdıktan sonra onlarla büyük bir topluluk meydana getirdi ve onları iki önemli yönde geliştirdi: İmanla dolup taşan kalplerle Allah’a tevekkülü ve Hak yol üzere olduklarını öğretti. Onların imanı, gerçekten sarsılmaz bir imandı. Taptıkları putları yıktılar, içtikleri şarabı döktüler. Yaşlanmalarına rağmen yeniden terbiye gördüler. Allah’a iman eden bu kişiler, Mekke’den nefret ettiklerinden değil; Allah’ın dinini desteklemek ve Râsûlullâh (s.a.v.)’in davetini yaymak için, oradan ayrılmışlardır. Enfâl Sûresi 64. ayetinde “Ey Peygamber! Allah’ın yardımı sana ve sana uyan Müminlere yeter.” buyurulmuştur.
Noel ile değil, Peygamber Efendimiz ile gelen ve gerçek değerimiz olan
1443. Hicri Yeni Yılınızı tebrik ederim.
Yarın başlayacak Muharrem ayının ve Aşure gününün (18 Ağustos 2021 Çarşamba) yaşamınıza değer katmasını Rabbim’den niyaz ederim.
Selam ve dua ile
RÖPORTAJ
19 gün önceRÖPORTAJ
27 Temmuz 2024YAZARLARIMIZIN KALEMİNDEN
27 Temmuz 2024EĞİTİM - KÜLTÜR
27 Temmuz 2024RÖPORTAJ
27 Temmuz 2024RÖPORTAJ
27 Temmuz 2024ŞİRKET HABERLERİ
27 Temmuz 2024