0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Zaman zaman esnaflar ve ticaret yapanlar denetimlerden şikâyet ederler. İşini düzgün yapan, mesleki kurallara ve toplum geleneklerine uyan kişiler için denetimler sıkıntı yaratmıyor.  Elbette denetimlerin de doğru ve amacına uygun olması şartıyla.

Denetim ne kadar artmışsa esnaf ve ticaret erbaplarının dönüp kendilerine bakmaları gerekiyor. “Neyi yanlış yaptık, nerede hata yaptık” diyerek kendini sorgulaması gerek. Ama tam tersi oluyor. Ya denetim yapan kurumlar ya da vatandaş suçlanıyor. Kimse kendine ayna tutmuyor. 

Neden?

Esnaflık ve ticaret öyle bir hal almış ki, bu işi yapanların insafına kalmış. Müşteri açısından baktığınızda alışveriş yaparken daima bir “kandırılıyor muyum” duygusunu yaşıyorsunuz. Müşterinin alışveriş yaptığı yere güveni yok.

Bu durum nasıl oluştu?

TİCARETİNİZİ ZAMAN ZAMAN GÖZDEN GEÇİRİR MİSİNİZ?

Ticaret yapanların kendilerine bu konuda bir ayna tutması gerek.

Müşteri haklı olarak ilgili yerlere şikâyet ediyor, hakkını arıyor, konuyu sosyal medyada dillendiriyor. Sosyal medya bugün neredeyse resmi şikâyet ortamı oldu. Sosyal medyadaki şikayetler ilgili birimlerde ihbar kabul edilerek değerlendiriliyor.

Orman yangınları döneminde yangın söndürme, güvenlik ve bazı tıbbi malzemelerle ilgili fahiş fiyat artışı sosyal medyada konu edildiği gün denetime tabi tutuldu.

1- Milli bir felakette bu ürünleri üreten, alan, satan kişi/ kurumlar bu fırsatçılığı kendine ne kadar yakıştırdı?

2- Bu durumun şikâyet konusu olacağını düşünemedi mi?

3-Böyle bir fırsatçılık zihniyeti toplumda nasıl oluştu, kendine yer edindi ve cesaret buldu?

Bu soruları disiplinler arası cevaplamak gerekiyor.

AHİLİK DEĞERLERİ DEVAM ETSEYDİ NE OLURDU?

Ahilik değerleri günümüzde tam olarak her sektörde devam ediyor olsaydı bu şikayetler, fırsatçılıklar olmazdı. Öncelikler bireyler mesleki ve toplumsal değerlere sahip çıkarlar, mesleki otokontrol de devrede olunca bu tür durumlar yaşanmazdı.

İşte bu sebeple ahilik değerlerinin günümüzde tekrar yerini bulması, uygulanması gerektiğini her fırsatta tekrar ediyoruz.

Bazılarının işine gelmiyor. Bazı insanların ruhlarına fırsatçılık işlemiş.

-Böyle bir milli felakette nasıl fırsatçı olabilirsin?

-Kendi insanını nasıl zarara sokabilirsin?

-Paraya bu kadar tapmak nasıl bir şey?

-Öbür dünyaya ne götüreceksin? 

-Arkandan söylenen “ah” ları ve helal edilmeyen hakları mı?

Evet, bazıları da bunu istiyor.

Kuran-ı Kerim Rum suresi 41. Ayette “İnsanların kendi elleriyle yapıp ettikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu; böylece Allah -dönüş yapsınlar diye- işlediklerinin bir kısmını onlara ­tattırıyor.” Diyor yüce Allah.

Fırsatçılara denetim ile ceza veriliyor. Ama bir de vatandaştan aldıkları “ah “ var ki o da herhalde farklı şekilde zuhur ediyor.

İnsanlar birbirini aldatmasa, işleri kuralına, toplumsal değerler, ahilik değerlerine göre yapsa ülkemiz ve dünya güllük gülistanlık olurdu. Ama bu şimdilik bir ütopta. Şeytan iş başında ve çok çalışıyor. Fırsatçılık artınca denetim ve ceza da artıyor.

Aklı başa devşirip, sadece bugünü değil, geleceği de düşünerek hareket etmek gerekiyor. Bu dünya, arkanızdan söylettiklerinizle burada kalıyor. Sizin payınıza da hesabını vermek düşüyor.

Sözün özü; Kimsenin hakkını yemeyin, zarara sokmayın, sözünüzden dönmeyin, aldatmayın, fırsatçılık yapmayın, hesabınızı kabartmayın. Kalbinizden, aklınızdan geçeni “bir bilen” var.

Öğr. Gör. Tümay MERCAN

Kocaeli Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım B./Yönetim/İletişim Danışmanı tumaymercan@hotmail.com Twitter: Tümay Mercan@Tumaymercan

 /Facebook: Tümay Mercan