DOLAR 32,9949 -0.11%
EURO 35,8195 -0.26%
ALTIN 2.528,010,83
BITCOIN 22357770,67%
İstanbul
25°

AÇIK

13:16

ÖĞLE'YE KALAN SÜRE

EKONOMİK GELİŞİMİMİZİN ÖNÜNDEKİ ÖNEMLİ HANDİKAPLAR
161 okunma

EKONOMİK GELİŞİMİMİZİN ÖNÜNDEKİ ÖNEMLİ HANDİKAPLAR

ABONE OL
11/02/2023 15:53
EKONOMİK GELİŞİMİMİZİN ÖNÜNDEKİ ÖNEMLİ HANDİKAPLAR
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Ülke ekonomisini geliştirmek için siyasi iradenin, birçok atraksiyonlarla devreye girdiğini görüyor ve müşahede ediyoruz. Tarımda, hayvancılıkta, orman endüstrisinde, savunma sanayisinde, ağır sanayide, turizm sektöründe, üretim-ticaret-pazarlama sektörlerinde, hasılı kelam bugüne kadar ihmal edilmiş her alanda, kalkınma hamlelerinde bulunarak gelişimi sağlamak istemekte, ekonomik gücümüzü güçlendirmek ve ekonomik gelişimi sağlamak için gerekli görülen alanlarda teşvik paketleri ile firmalarımıza destek olmak için önemli bir çaba sarf etmektedir. Bu konuda siyasi irade samimidir ve davranışları takdire şayandır.

Lakin sistemin işleyişi içinde gözden kaçan, ülkemizin milli üretici güçlerin aleyhine olan uygulamalar bulunduğu kanaatindeyim;

Mevcut ekonomik sistemi yönetenlerin, ekonominin gelişmesi için aldıkları kararlar ne kadar iyi niyetle veya ekonominin reel gerçekleri doğrultusunda alıyor olursa olsunlar, ekonominin gelişimi için ürettikleri çözüm yolları, var olan sermaye güçlerine güç katmaya yönelik olmaktadır. Üretici güçlerimizi geliştirmeye yönelik milli bir karaktere sahip değildir.

Mevcut sermaye güçleri, ya dış sermayenin güdümünde yürüyen veya kahir ekserisi dış sermaye güçlerinden ibarettir. Onların gelişmesi, ülkenin gelişmesi anlamına gelmemektedir.

Çünkü, ülkeye teknoloji kazandıran savunma alanı ile ilgili yatırımlar, medikal ihtiyaçları karşılayan materyallerin üretimi, ağır sanayiye yönelik yatırımlar, iletişim ve bilişim sektörlerine ait yatırımlar, alternatif teknoloji merkezlerine yönelik olan yatırımlarda, bu firmalar sermayelerini kullanmamaktadırlar. Söz konusu alanlarda üretim yapan dış üretici güçlerin acenteleri olarak ticaret, pazarlama, finans alanlarında durmaktadırlar. Ülkemizde sıkıntı gördükleri anda veya hamileri olan dış üretici güçlerin işlerine gelmediği zamanlarda, ülkemiz içindeki mevcudiyetlerini, istedikleri an dışarıya aktarabilmektedirler. Söz konusu bu sermaye güçleri, modern ekonomi doktrini felsefesinin ilk teorisyenlerinde biri olan Adam Smith’in, dünya genelinde uygulanmak üzere tasarlanan emperyal gücün hakimiyetini tesis edecek olan “görünmez el” teorisini esas alırlar. Bu teoriyi, makro ekonomi politikalarına esas aldıklarından dolayı, dünyanın her yerinde kurumsal kimliklerini tamamlamışlardır.

Ülkemizin ekonomik politikalarını belirleyen kurumlar, ekonomimizin gelişimi için çıkardıkları ekonomik teşvik paketlerinden istifade edebilecek firmaların, belli kriterlere sahip olmalarını şart olarak koşmaktadırlar. Ülkemizin milli üretici güçlerinde, genellikle bu talep edilen kriterler bulunmamaktadır.

Ülkemizin milli karekterine hizmet etmesi beklenen firmalar, firma kurma aşamasında gerekli olan yer, makina, iş gücü ve tüm riskleri kendileri finanse ettiklerinden dolayı, kurumsallaşmaları çok sıkıntılı aşamalardan geçmektedir. Günün koşulları içinde hayatiyetlerini sürdürme gayretindedirler. Gelecekleri ile ilgili yön eylem politikaları, genellikle yoktur. Eğitim seviye ortalamaları 6,5 (altı buçuk) yaşındadır.

Ülkemizin ekonomi alanıyla ilgilenen yöneticilerimiz, bu teşvik uygulamaları için ayırdıkları finansmanları bankalar aracılığı ile kullandırmaktadırlar. Bankaların önemli bir kısmı ya dış sermaye veya dış sermaye ortaklıkları bulunduğundan, devletimizin ön gördüğü üretici güçlerinin desteklenmesi ve geliştirilmesi doğrultusunda kredi politikaları yoktur. Hatta, ekonomimizin güçlenmesi için devletin teşvik paketleri ile kullandırılmasını istedikleri bankalara ait olmayan, devlet tarafından finanse edilen kredileri bile, bankalar kendileri için verimli olan müşterilerine kullandırmak için formüller üretip, müşterilerini sağlama almaktadırlar.

Hem devletin paralarını kullanarak devletten komisyon alırlar, hem de devletin ekonomik kalkınma amacına sekte vururlar. Zaten ekonominin güçlendirilmesi için kullandırılan bu nevi teşvikler, yukarıda bahsettiğim dış güçlerin güdümünde hareket eden veya direk ülkemizde faaliyet gösteren dış güçlerin firmaları bu teşviklerin önemli bir kısmını, firmalardan istenen yeterlilik şartlarını taşıdıklarından dolayı kendileri kullanmakta, geriye kalan kısmını da bankalar kendileri için verimli olan firmalara kullandırmaktadırlar.

Tabii ki, bu teşvikleri kullanacak firmalar güven veren firmalar olmaları gerekir. Ama ülkemizde milli karakteri temsil eden firmalarımızın önemli bir kısmı, maalesef bu güveni verecek şartlara sahip değiller. Asıl sorun olan konu budur ve bu konuya doğru neşter atmak zorundayız. Bu konu her ne kadar çözülmez bir görüntü veriyor olsa bile, aslında sahip olduğumuz ara yüz nitelikli kurumlarımızla bu sorun çok rahat bir şekilde çözülebilir.

Bu ara yüz kurumlarımızın bazıları şunlardır. Ünüversiteler, AR-GE kuruluşları, Ticaret Odaları, Sanayı Odaları, OSB’leri, Birlikler, TSE, Devlet Bankaları vb. kurumları sayabiliriz.

ÜNÜVERSİTELER; firmalarımıza sıfır maliyetli proje hazırlamak ve bilinçli işgücü sağlamakla, AR-GE KURULUŞLARI; firmalarımız için ürün geliştirme yönleri ile, TİCARET VE SANAYİ ODALARI; üyelerinin ellerinde bulunan teknolojinin envanterini çıkarmalılar.

İçerde ve dışarda pazar araştırmaları, gelişen teknolojileri takip ederek firmalarımızı çağdaş üretim ve ticaret anlayışı noktasına taşımaları, üretici güçlerimizin enerji-materyal-ham madde tedarikleri hususunda, OSB’ler; reel sanayici envanterini çıkarmak, sanayici istişare kurulu oluşturmak, akademik danışma kurulu kurmak, kamu – üniversite -sanayi ortak AR-GE koordinasyon kurulu kurarak, enerji üretimini gerçekleştirme yoluyla ucuz enerji teminini sağlayarak, sanayicinin yatırımını yapacağı arsayı temin ederek, sınırları içinde hem ihtisas hem de karma sanayici örgütlenmesini gerçekleştirmek vb. işlemler yoluyla…

BİRLİKLER; firmalarımızın haklarını her alanda korumak, birlikte hareket etme kabiliyetlerini geliştirmek, ithalatçı ülke olmaktan kurtulmamız için firmalarımızı bir ülkü etrafında toplama yolu vb. yönleri ile,

TSE; firmalarımızın buluşlarını patente dönüştürme çalışmalarıyla, dünyadaki üretici güçleri ile rekabet edecek sertifikaları kazandırmak yolu vb yönleri ile devreye girmeleri sağlanarak, ekonomimizin geleceğini parlak hedeflere ulaştırabiliriz.

    En az 10 karakter gerekli


    HIZLI YORUM YAP
    300x250
    300x250r