0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Bir insanın ihtiyacı olan herşeyin kendisinin üretmesi veya imal etmesi kolay olan bir şey değildir. Ya ihtiyaçlarını yaşayacak kadar azaltacak ve tabiata dönecek, ya da değişimi kolaylaştıran paraya dönecektir. Ürettiğini, imal ettiğini paraya dönüştürecek, o para ile de ihtiyacı olanı bir başkasından alacaktır. Para değişimi kolaylaştıran bir vasıta. Yeterki bunu yaşayan halk kabullensin ve ona değerini versin.

Para kazanmak, çok para sahibi olmak ayıp olmadığı gibi yaşamakta olamaz. Bu az kazanma çok kazanma düşünce ve idare edenlerin ideolojik düşünceleri ile tesbit edilebilir.

İslam inancında istenildiği para kazanmak serbestir, mubahtır, yani helaldir. Ancak bununda şartları belirtilmiş ve tebliğ edilmişitir. O da insanı yaradan Allah’ın emirleri içinde olması yani helal yönden kazanılmasıdır. Haram ve helal meselesi bunlara inananlar içindir. İnanmıyorsa diğer hususları anlatmaya gerek yoktur.

Üretim ve imalat alınteri ile yoğruluyor ve ona haram katılmıyorsa helal olarak kastedilen de budur. Yani alınteri esastır. Kişi tufeyli davranışlarıyla, borç alarak, borcu borçla ödeyecek üretim ve imalat yapmadan, hizmet etmeden yaşamayı esas almışsa veya bulunduğu yeri istismar ediyor, hak etmediğini elde etmeye çalışıyorsa, en tehlikeli yolda yürüyor demektir.

Bundan kurtuluş, yaşayan, yaşamaya gayret eden insan veya tüzel kişi, birşeyler imal etmek, üretmek ve buna alın teri katarak en iyisini yapma gayretinde olmaktır.

İster karz-ı hasen yolu ile isterse doğrudan borçlansın (kredi olsun) bunu kullanmasını bilmeli ve aklından yapacağım işle ödeyeceğim diyebilmelidir. Bunu yapmıyor veya yapmasını bilmiyor, borcu borçla ödeme Gayretinde ise, olağanüstü bir şey olmadıkça malup olmaya hazır olması lazımdır.

Fazla borçlanma, helal olmayan yoldan fazla para elde etme (kazanma demiyorum) insanı manevi alandan uzaklaşmaya sebep olur ki, işte bu bir imtihan halidir.

M. Zeki Sayın