DOLAR 32,2422 0.1%
EURO 35,2008 0.12%
ALTIN 2.476,480,36
BITCOIN 21263766,69%
İstanbul
17°

KAPALI

13:05

ÖĞLE'YE KALAN SÜRE

M.Zeki Sayın

M.Zeki Sayın

05 Kasım 2022 Cumartesi

    Trafik Konusu

    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Ağzı laf yapan, eli kalem tutan her kişi bu trafik konusunu konuşur, yazar. Hele bir de bayramlarımızdan birkaç gün önce Devletimizin yetkilileri defalarca ikaz eder. ‘‘-Aman hızlı gitmeyin, trafik kaidelerine uyun’’ vs. ama yine kazalar olur. Ölüler, yaralanalar yüzlerce.

    Bu kadar ikazlara, yazmalara, çizmelere rağmen neden fazlaca kazalar olur.! Kaza yapanlar arasında çoğu zaman yurtdışında çalışan vatandaşlarımızda bulunmaktadır. Oysa bu vatandaşlarımız belki de çalıştıkları yerlerde çok dikkatli  veya kontrolü yapanlar çok dikkatli.

    Avrupa devletlerinden birisi ile ülkemizi trafik kazaları açısından mukayese ettiğimizde oralarda bir yılda yapılan trafik kazalarının miktarı ülkemizde bir bayramda olmaktadır. Bunun sebebi trafik kaidelerine uymamak mıdır? Yoksa hızlı araba sürmek midir?  Avrupa’da yaşayanlar hiç mi hızlı araba sürmemektedirler? Hâlbuki oralarda özellikle otobanlarda sol şeritte yavaş giden, markası çok hızlı gitmeye müsait olmayan markalı otomobilleri ve diğer arabaları görmek mümkün değildir. Demek ki çok hızlı gitmekte kazaların bir numaralı sebebi değildir.

    Ülkemizde hızla ilgili yol levhalarına baktığımızda yetmiş sene önceki arabalara göre hazırlanmış rakamları görürsünüz. Meskûn mahalde elli kilometre hızdan fazla gidilmez. Tünelde yetmiş kilometre geçilmez, otobanda en fazla yüz otuz, diğer yollarda ise doksan kilometre geçilmez vs. vs. Kimse cesaret edipte İstanbul – Ankara, İstanbul – Edirne otobanında yüz altmış, yüz seksen hızla gider veya hız sınırı yok diyemez. Çünkü o bir defa yüz yirmi kilometre hızla gidebilen arabaya göre ayarlanmış hız kaidelerini bozamaz. Zira o zaman ki arabalar aniden durmaya kalksa yüz metre sonra ancak durabilirdi. Şimdiki arabalar ise durmak istediği yere yüz altmış kilometre hızla gitmek istediğinde frene bastığı zaman otuz metre olmadan durabilmektedir. Şoförsüz arabaların, iki yüz kırk- iki yüz altmış kilometre hız ekranına sahip arabaların yol aldığı bir zamanda hala trafik levhaları yetmiş – seksen sene evvelki durum olup yürürlüktedir. Gerçeğe baktığımızda çoğu insanlarda bunlara uymamaktadır. Fevkalade güzel yapılmış bu otobanlarda altımızda iki yüz altmış ekran göstergeli araba ile nasıl olurda beş yüz kilometre mesafeye yüz otuz kilometre hızı geçmeden gidebilirsiniz! Bunun harfiyen uygulayan var mıdır acaba? Ben olmayacağına inandığım gibi, bu levhaları koyanlarda tahmin ederim ki inanmamaktadır. Ama ben bunları koyanında günah benden kalksın, nemelazım, giden nasıl giderse gitsin der, ceza vermek gerekirse bunlara göre veririz diye düşünülmüşse hiçbir zaman hakikate dönülemez. Neden gerçek durumdan kaçınılır?! İşte bu durumda geri kalmış olmanın bir özelliğidir. Ondan sonra yollara radarları gizler dört yüz – beş yüz kilometrelik yolda üç – beş defa ceza alınma durumunda olunur. Ve de İç İşleri Bakanlığı radarları kaldırdık demek durumunda kalır.

    O halde yapılacak şey levhaları gerçeğe döndürmek sonra da kaidelere uymayı eğitimle sağlamaktır.

    Mehmet Zeki SAYIN

    S E N S İ N

    Aşkımın kiracısı değilsin,

    Sahibi sensin.

    Hep söyledim de,

    Duymayan sensin.

    Yıllardır gülmeyi unuttum,

    Unutturan sensin.

    Saçlarım ağardı,

    Sebebi sensin.

    Göz yaşım kalmadı,

    Kurutan sensin.

    Kırıldıysa kalbim,

    İlacı sensin.

    Ömrümün sonbaharındayım,

    Aldırış etmeyen sensin.

    Bir can suyu verilecekse,

    Onu verecek yine sensin.

    30.12.2010