DOLAR 32,9936 0.56%
EURO 35,9152 0.85%
ALTIN 2.519,37-0,37
BITCOIN 2116292-2,52%
İstanbul
29°

PARÇALI AZ BULUTLU

13:16

ÖĞLE'YE KALAN SÜRE

Tümay Mercan

Tümay Mercan

24 Temmuz 2024 Çarşamba

    TİCARİ MİRAS

    TİCARİ MİRAS
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Atadan, dededen maddi manevi miraslar alıyoruz. Sizce bu dönem insanı nasıl bir miras bırakacak?

    Geçmişten gelen bir ticaret ahlakı mirasımız vardı. Vardı diyorum.

    Ahilik değerleri bu gün az da olsa, az kişi, kurum tarafından uygulanmakta. “Şimdi Ahilik Zamanı” kitabımda bu konuyu ele aldım. Ahilik değerleri günümüzde uygulanmalı diyoruz, diyoruz, diyoruz. Israrla tekrar ediyoruz. Elbette boşa söylemiyoruz.

    Peki, siz değerli esnafımız, ticaret erbabımız (ticaret erbabı=ticaretten anlayan, ticareti çok iyi, etik yapan kimse), sanayicimiz çocuklarınıza, yaşadığınız bölgeye, dünyaya nasıl bir iş ahlakı, nasıl bir miras bırakıyorsunuz?

    Çocuklarınıza çokça maddi miras bırakmak için “her yol mubah” demiyorsunuz değil mi?

    “Her yol mubah” denmiyorsa, memlekette ticari ahlaksızlık, müşteri kandırmaları, şikayetler nasıl oluyor?

    Turizm sektörü “Her yol mubah” demesinin acısını yabancı turisti kaçırmak, yerli turistin de para harcamaması sıkıntısı ile yaşıyor.

    Aslında her türlü ticarette bu günün maddi değerlerini çoğaltmak uğruna geleceğe etik olmayan, geleneklerimize aykırı, kendimize, ülkemize, zarar veren bir davranış bırakılıyor. Kimin umurunda?

    Bireysel kazançlar uğruna, “bana ne, ben kendi kazancıma konforuma bakarım” diyerek ülkeye ve ticarete zarar veriliyor.  İçeride tatil yapmayan, yurt içinden mal almayan insanlar yurt dışından alışveriş yapıp geliyorlar.

    Yakın zamanda Amerika’ya giden bir tanıdığım 15 gün boyunca gezisi sırasında ucuz bulduğu için Amerikadan ihtiyaçlarını aldığını söyledi. “Aldığım en pahalı ürün 2.500 TL ydi” dedi. Varın gerisini siz hesap edin. Bu paralar yurt içinde kalsa olmaz mıydı? Müşteri harcayacağı parayı önemsiyor. Nereden ucuz bulursa oradan alıyor. Çünkü kimse kolay kazanmıyor.

    Sadece bu günü düşünme ve açgözlülük müşterileri kaçırıyor.

    Geleceğe etik olmayan bir ticaret, açgözlü bir davranış, ülkesini düşünmeme kültürü bırakılıyor. Sonra sürekli bir ağlama durumu “ artık kazanamıyoruz” söylemleri.

    Evet, bu kötü mirasa devam ettikçe ve ortak oldukça daha zor günler gelecek. Hem esnaf, ticaret ve üretim yapan için hem de tüketici için.

    Farkında mısınız bu kötü miras ile bencillik ile hep birlikte, el birliği ile ülkemize, vatanımıza zarar veriyoruz. Böyle giderse çok farklı ve kimsenin memnun olmayacağı, bu gün negatif ticari davranışlarından çok pişman olacağı bir döneme gireceğiz. Hatta girdik bile.

    Gelecek 5 ay toparlanma zamanı. Eğer her sektör ticari ahlak konusunda kendine çeki düzen vermezse, iyi bir miras bırakmaya çalışırsa ne ala. Toparlayabiliriz.

    Yok, böyle devam ederse, yaşam hakkınızı unutun. Çok farklı bir sistem gelir ve bu ülkede yaşayan insanlar olarak hiç birimiz bundan memnun olmayız. Kendi sonumuzu hazırlıyoruz. KOBİ’lerin yok olması kimsenin faydasına olmaz.

    Sözün özü, nasıl bir miras bıraktığınız ticari ahlakınızın göstergesidir. Siz sadece kendinizi değil, ülkeyi de etkiliyorsunuz bunun bilinci bile önemli bir sorumluluktur. Kimler bu sorumluluğu hissediyor ve buna uygun davranıyor?

    Not: Bu yazı, yazarı tarafından organik zekâ ile yazılmıştır.

    Öğr. Gör. Tümay MERCAN

    Kocaeli Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım B./Yönetim/İletişim Danışmanı tumaymercan@hotmail.com Twitter: Tümay Mercan@Tumaymercan /Facebook: Tümay Mercan

    YASAL UYARI: Yazarın yazısının kopyalanması yasaktır. Yazı, sadece http://esnafbulteni.com/ ’ye link verilerek kullanılabilir. Alıntıda kaynak gösterilmelidir. Aksi taktirde kanuni işlem yapılacaktır.

    Devamını Oku

    DİKKAT! KAYIP “T . . . . A . . . .” ARANIYOR!

    DİKKAT! KAYIP “T . . . .  A . . . .” ARANIYOR!
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Dikkat, dikkat kayıp aranıyor. Aranan bu toplumda yüzyıllardır devam eden ticari ahlak ve bu ticari ahlakı uygulayanlardır.

    Bulan ve görenlerin bu yazının yazarına ulaşmaları rica olunur.

    Evet, artık ticari ahlakı ilan ile mum değil, spot lambalarıyla aramaya başladık.   Çünkü mum ışığında görülmüyor.

    Gören, bilen uygulayan var mı? Gerçekten ticari ahlaka uygun davrananları bu köşeden ilan edeceğim.

    Sadece esnaf değil, inşaat yapan müteahhit, inşaat alt yapılarını yapan ekipler, malzeme satanlar, her sektörden üretici ve satıcılar sizlere sesleniyorum.

    Ticaret ahlakı sadece son tüketiciye yönelik değildir. Sektörlerin kendi içlerinde de geçerlidir.

    Geçen günlerde armatür üreten bir firma ile görüşürken ülkemizde armatür üreten irili ufaklı altı bin firma olduğunu, fakat seramik üreten firmaların da armatür üretimine geçerek tek işi armatür olan firmaların önünü kestiğini belirtti.

    Kısaca özetlemek gerekirse, seramik üreten firmalar armatürlerini farklı standartlarda üreterek, diğer üreticilerin ürünlerinin kendi ürettikleri seramiklerde (lavoba, küvet vs.) kullanılmasını teknik olarak engelliyorlar.

    Armatür ve bağlantılı ürün grupları sektörü dış ticaret dengelerine bakıldığında zaten dış ticaret açığı veren bir sektör. 2020 itibarıyla sektör 4 milyar dolar ihracat, 4,8 milyar dolar ithalat hacmine sahip. Türkiye’nin ihracat yaptığı ülkelerin başında Almanya, Irak ve Birleşik Krallık gelirken, en çok ürün ithal edilen ülkeler ise Almanya, Çin ve İtalya olarak öne çıkıyor.

    Kısacası biz rekabeti dünya ile yapacağımıza kendi içimizde yapıyoruz. Çünkü böylesi daha kolay. Seramik sektöründe büyük oyuncuların ve her oyuncunun farklı alanlara yatırım yapmak istemesi normal. Ama bu yatırım içerideki üreticinin önünü kesecek, onu zor durumda bırakacak şekilde olmamalı.  Sektörde büyük oyuncuları diğer oyuncularla bir araya gelerek ithalatı azaltacak çalışmaları yapabilmeli.

    Bu sadece bahsettiğim sektörde değil, birçok sektörde yaşanan bir durum. Büyük balığın küçük balığı yutması.

    ARANAN, AHİLİK DEĞERLERİNDE

    Dünyada iş modelleri değişiyor. Farklı çalışmalar yapmak gerek. Bunları yaparken de iş ahlakı, sektör ve ülke geleceği düşünülerek yapılmalı.

    Ülke olarak en büyük sorunumuz bireysel ve kurumsal bencillik ve ego. Bu beraberinde etiksizliği ve ticaret ahlakının uygulanmamasını getiriyor.

    Bu sebeple kayıp olan iş ahlakı ve ticaret ahlakını arıyoruz. Kayıp iş ve ticaret ahlakı Ahilik değer ve kurallarında var fakat uygulamak kimsenin işine gelmiyor. Çünkü herkes diğer tarafa götüremeyeceği en fazla paranın peşinde. Herkes kendi çok kazanmak, en lüks yaşamak, en fazla gösterişi yapmak için bir başkasının hakkını gasp ediyor, hakkını vermiyor, emeği ve bilgiyi yok sayıyor. Sonra gelsin bereketsizlik.

    Yıllardır yazıp anlatmaya, paylaşmaya çalışıyoruz. Ahilik konusunun savunucusu olduğu yüksek sesle söyleyenler, hatta bu konuyu her işine malzeme yapanlar bile ne yazık ki etik davranmıyor, bu kadar çağrıya rağmen emeği yok sayıyor, “hep bana, hep bana diyor”.  İnsanlar okuduklarını da algılayamıyor sanırım ya da işine gelmiyor.

    İster tüketici, ister üretici olun, ruhunda, iliklerinde etik değerler, insana, emeğe, topluma saygı olmayanlara hep kendine yontanlara hakkımızı helal etmiyoruz. İşler şimdilik yürüyor ama bu böyle gitmez. Bilerek doğruyu yapmamak ve hak yemek insana da topluma da yaramaz. Böyle biline.

    Sözün özü; Kayıpları bulduğumuzda, birbirimize hakkımızı helal ettiğimizde müreffeh olacağız.

    Öğr. Gör. Tümay MERCAN

    Kocaeli Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım B./Yönetim/İletişim Danışmanı tumaymercan@hotmail.com Twitter: Tümay Mercan@Tumaymercan /Facebook: Tümay Mercan

    YASAL UYARI: Yazarın yazısının kopyalanması yasaktır. Yazı, sadece http://esnafbulteni.com/  ’ye link verilerek kullanılabilir. Alıntıda kaynak gösterilmelidir. Aksi takdirde kanuni işlem yapılacaktır.

    Devamını Oku

    “KÜÇÜK OLSUN BENİM OLSUN”, SONRA BAŞKASININ OLSUN

    “KÜÇÜK OLSUN BENİM OLSUN”, SONRA BAŞKASININ OLSUN
    1

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    34 yıl önce Mikro Yazılım firmasında çalışırken, yazılım Türkiye’de yeni tanınmaya başlıyordu. Önce muhasebeciler yazılımı zorunlu olarak kullanmaya başladılar.

    Sonra yazılım firmaları marketlerin yazılıma ihtiyacı olacağını düşündü ve market yazılımları üretildi. Üretildi ama marketlere yazılım satmak muhasebecilere yazılım satmaya benzemiyor.

    Muhasebeciler zorunlu olarak alacaklar, marketler o zaman zorunlu değil. Mikro Yazılım Şirketi halkla İlişkiler Müdürü iken sektör paydaşlarını bir araya getiren bir dizi çalışma yapmıştım. O gün için inovatif çalışmalardı. Amaç marketlere yazılımı tanıtmak. Başarılı da olmuştuk.

    Bu şirket halen devam ediyor. Dikkatinizi çekerim bu şirketin 34 yıl önce halkla İlişkiler( PR) birimi vardı. 

    Muhasebeciler, marketler sonra diğer sektörler için bilgisayar yazılımı kullanmak, bir dönüşümdü. Kolay olmadı. Direnenler mağlup oldu, zaman kaybetti.

    Bu anımı neden anlattım? Bugün esnaflar ve KOBİ’ler yine dönüşüm içinde. KOBİ ve esnaflar dışında herkes farkında ama KOBİ ve esnaflar direniyor. Çeşitli sebeplerle çekinceleri olabilir ama bu çekincelerden, korkularından da konuşmak istemiyorlar.

    Son aylarda farkındaysanız yapay zeka, dijital dönüşüm konferansları arttı. Bu çalışmaların odağında KOBİ’ler var. Ama bu konferansların çoğunda KOBİ’ler yok. Teknolojiyi yakından takip edenler dışında katılan yok.

    DİJİTALLEŞEMEYEN KOBİLER

    Uzun zamandır teknoloji ve yapay zeka konferans ve diğer çalışmalarını takip ediyorum, okumalar yapıp, işletmeleri ziyaret ediyorum, destek veriyorum. Bilgiyi artık her gün tazelemek gerekiyor.  Herkes KOBİ dönüşümünün şart olduğunu belirtse de KOBİ’ler ortada yok.

    Neden?

    İşleri çok. Elbette işleri çok. Yükselen maliyetler, zorlaşan eleman yönetimi, müşteri nazları KOBİ’leri zorluyor. İşlerini takipte zorlanıyorlar. İşte dijital dönüşüm bu takibi kolaylaştıracak.

    Fakat siber güvenlik önlemlerini de alarak. Dijitalleşmek artık bir zorunluluk. Bambaşka bir döneme giriyoruz. Siber güvenlik önlemlerini almak bir başka zorunluluk.

    Para kazanmak için kurulan işletmeler neden daha fazla para kazanacakları bir sisteme geçmekte bu kadar zorlanıyor ve sistemi anlamak istemiyor?

    Değişim için başlangıçta para harcamaları, yatırım yapmaları gerektiği için mi? “ Harcamadan kazanılmaz” diye bir söz var. Ben bunun en azından bazı KOBİ’ler için para konusu olmadığı düşüncesindeyim. Kendimce cevabı var. Meraklısına söylerim.

    Diğer yandan iş insanları, esnaflar, OSB bölgeleri ağlamaya alışmış. Hep destek istiyor. Destek elbette olsun ama her şeye de olmaz ki. Sonuçta özel bir şirketsiniz ve yönetim kalitesi karlılığı ve sürdürülebilirliği etkiler.

    YÖNETİM VE YÖNETİCİ

    İşletme sahipleri yönetim şekillerini, anlayışlarını, yöntemlerini, iletişim biçimlerini sorgulamadan sürekli işler kötü gidiyor diyerek destek istiyor.

    Devlet zaten verebildiği kadar destek veriyor. Mevcut destekler ne kadar kullanılıyor/ ne kadar doğru kullanılıyor, yanlış kullanılan ve suistimal edilen destekler diğerlerine de engel mi oluyor?

    Değerli işletme sahipleri ve yöneticiler lütfen önce yönetim şeklinizi, anlayışınızı, yönteminizi iletişim biçiminizi sorgulayın. Belki sektörünüz doygunluğa ulaşan sektör veya teknolojiniz yetersiz veya çalışanları önemsemiyorsunuz. Ya da bir 360 derece görebilen bir iletişim uzmanına ihtiyacınız var.

    Hadi, “Kümelenme” çalışması yapalım diyoruz ona da razı gelinmiyor. “Küçük olsun, benim olsun” düşüncesi devreye giriyor.

    Artık bu zamanda küçük işletme tek başına yaşayamaz. Ancak çok özel bir şey yapması gerekir. Bunun anlaşılması gerekiyor.

    Eski işler, iş yapışlar, eski karlar kalmadı. Dünya değişiyor, iş modelleri değişiyor. Rakipler bir araya geliyor. “Küçük olsun, benim olsun” modelinin zamanı bitti, modası geçti, artık işbirliği ve dijital dönem zamanı.

    Müşteri değişti, yeni nesil her şeyi ayağına istiyor. Mandalı da otomobili de online alıyor. (Yakında mandala da ihtiyaç kalmayacak.)

    “Küçük olsun, benim olsun” diye diretenler yok olmak zorunda kalacaklar, esameleri bile okunmayacak. İşletmelerini satabilirlerse ne ala. Ne yazık ki gidişat böyle.

    Sözün özü; Değişim kaçınılmaz, siz değişimin neresindesiniz?

    Not: Bu yazı, yazarı tarafından organik zeka ile yazılmıştır.

    Öğr. Gör. Tümay MERCAN

    Kocaeli Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım B./Yönetim/İletişim Danışmanı tumaymercan@hotmail.com Twitter: Tümay Mercan@Tumaymercan /Facebook: Tümay Mercan

    YASAL UYARI: Yazarın yazısının kopyalanması yasaktır. Yazı, sadece http://esnafbulteni.com/  ’ye link verilerek kullanılabilir. Alıntıda kaynak gösterilmelidir. Aksi takdirde kanuni işlem yapılacaktır.

    Devamını Oku

    TİCARET FIRSATÇILIKLA BÜYÜR MÜ?

    TİCARET FIRSATÇILIKLA BÜYÜR MÜ?
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Fırsatçılık ne yazık ki her üretim ve ticaret yapanın olmasa bile birçoğunun alışkanlığı haline geldi.

    Burada bahsettiğim fırsatçılık haksız kazanç fırsatçılığı.

    Kendi yönetim, iş yapma, iş süreçlerini gözden geçirip düzeltmeden, zamanın gereklerine uymaya çalışmadan iş yapmaya çalışanlar eski tatlı karlarını hayal ederek işi fırsatçılığa çevirdiler.

    Yaptıkları fırsatçılığın anlaşılmadığını mı sanıyorlar?

    “ Hep bana, hep bana” fırsatçılığı,

    “Hammaddeye zam geldi” fırsatçılığı, 

    “Zaten bunu yapıyorsun, yazıyorsun” fırsatçılığı,

    “ Hep ben kazanayım “ düşüncesi vb. fırsatçılığa örnek çok.

    Kazan- kazan/kazanalım diyen yok. 

    Fırsatçıya “fırsatçı” dediğinizde üstüne alınan da yok. Adı üzerinde “fırsatçı”. Hep başkalarını kullanacak ve kendi kazanacak.  Nereye kadar?

    Kazandığı helal mi olacak?  Hayır. Ama “helal” kelimesini dilinden düşürmeyecek.

    Ticaret yapanlar, esnaflar, hizmet veya mal üretenler bir durun ve düşünün.

    Bu kadar fırsatçılığın sonu ne olacak. Hakkını yedikleriniz fark etmiyorlar mı?

    Ediyorlar. Şimdi umurunuzda değil.

    Ama sonra bunlar tek tek karşınıza gelecek.

    İnsanları sömürmeyin.

    Ticaretinizi fırsatçılık ile belli bir noktaya kadar büyütürsünüz ama sonra büyümez.

    İtibarınızı kaybedersiniz. İtibar paradan önemlidir. Para her zaman kazanılır. İtibar kolay kazanılmaz ve yıllar ister. Kimliğinizi ve kişiliğinizi paraya satmayınız.

    Sözün özü; Kimsenin hakkını yemeyin, hakkı olana hakkını verin, kimseyi kullanmaya çalışmayın. Fırsatçılığı kendinize yakıştırıp bu konuda örnek olmayın. Ne varsa dürüstlükte var.

    Öğr. Gör. Tümay MERCAN

    Kocaeli Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım B./Yönetim/İletişim Danışmanı tumaymercan@hotmail.com Twitter: Tümay Mercan@Tumaymercan /Facebook: Tümay Mercan

    YASAL UYARI: Yazarın yazısının kopyalanması yasaktır. Yazı, sadece http://esnafbulteni.com/  ’ye link verilerek kullanılabilir. Alıntıda kaynak gösterilmelidir. Aksi taktirde kanuni işlem yapılacaktır.

    Devamını Oku

    İŞİNİZ NE KADAR SÜRE DEVAM ETTİREBİLECEKSİNİZ?

    İŞİNİZ NE KADAR SÜRE DEVAM ETTİREBİLECEKSİNİZ?
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Her ne iş yapıyorsanız yapın bir düşünün derim,

    Bu işi ne kadar zamandır yapıyorsunuz?

    Sizden önce bu işi yapanlarla kıyasladığınızda işinizde/ sektörünüzde ne gibi değişiklikler var

    İşe ilk başladığınız zaman ile şimdi iş yapma şartlarınız nasıl( Bilgi, beceri piyasa şartları)

    Yakın ve uzak, yerli ve yabancı rakipler neler yapıyor?

    Ve şimdi durumunuz nedir?

    Fırsat ve tehditleriniz nelerdir?

    Siz geleceğe nasıl hazırlanıyorsunuz?

    BİR DURUP DÜŞÜNÜN

    İşletmelerde daha çok SWOT analizi ile yaptığımız bu çalışmayı kabaca bu soruları objektif olarak cevaplayarak, isterseniz biraz daha derinlemesine inerek durumunuzu görebilirsiniz. Önerim bu soruları bir kağıda yazıp, cevapları da yazılı olarak kaydetmeniz.  Ondan sonra bir durum değerlendirmesi yapabilirsiniz. İsterseniz işletmelere bu konuda kolaylaştırıcı olarak inovatif bakmalarını sağlıyoruz.

    Mesele şu; işinizi aynı şekilde ne kadar zaman daha sürdürebilirsiniz bunu fark edebilmek önemli.

    İnsanoğlu olumsuzu görmekte zorlanıyor. Başarısızlığa doğru gidişi kabul edemiyor. Bilinçaltı bu başarısızlığı bireysel başarısızlık olarak algıladığı için olumsuzlukları kabullenmek zor oluyor.

    Oysa dünya, çevre, ekonomi, değerler, tüketici, ürünler hızla değişmekte. Ve biz fark etmeden bu süreci doğalmış gibi yaşıyoruz.

    Günlük rutininiz kesip sakin bir ortamda bu soruları cevaplandırdığınızda ne kadar haklı olduğumu anlayacaksınız.

    Değişim kaçınılmaz. Siz de mesleğe/ işe ilk başladığınız gibi değilsiniz. Fakat mevcut değişimlerden yorulan insan bir süre sonra bıkkınlık içinde “ ne olacaksa olsun”düşüncesine giriyor.  En tehlikeli durum bu. Tükenmişliğin ötesinde duyarsızlık ve olabilecek en kötü şeyi kabullenme durumu.

    Bu ülkede yaşayan bu toprakları emanet alan insanlar olarak böyle bir duyguyu yaşamaya hakkımız yok.   Her şey insanlar için. Şimdiden geleceği düşünerek işlerimizin sürdürülebilirliği için çalışma yapmak zorundayız.  Şu an yapılan devamlılığı sağlamaya çalışmak. Sürdürülebilirlik ve devamlılık farklı kavramlar.

    Bu durumda olanların uygun bir zamanda konuyu düşünmesini, yukarıda soruları cevaplamasını, kendisine gelmesini öneririm.

    KOBİ’LER DESTEKLERDEN NEDEN FAYDALANMIYOR?

    Henüz tren kaçmadı. Fakat çok az bir zamanı var. Bu zamanın iyi değerlendirilmesi, gelecek ve ülkemiz için çalışma yapılması gerekiyor.

    Devlet KOBİ’lere çeşitli alanlarda güçlenmeleri için destek veriyor. Hem maddi hem de manevi. Kullanan çok az. Tam bir atalet içine girmek üzereyiz. İşletmeler açısından kırılma noktasına gidiyoruz. Üstelik artık KOBİ’ler “yeşil” / çevreci olmak zorunda.

    KOBİ’lerin toparlanması gerekiyor. Tam burada KOBİ yöneticilerine iş düşüyor. “Elbette onlar da vizyonları kadar düşünecekler”  diyeceksiniz ama vizyonu genişletmek mümkün. Gerek devlet kurumları gerek özel kurumlar vizyonu genişletecek insan kaynağına ve bilgiye sahipler. Bunlardan faydalanılması lazım.

    İşinizin sürdürülebilirliği gerçekte size, siz yöneticilere, iş sahiplerine patronlara bağlı. Çevresel faktörler aşılabilir. Siz işinizi geliştirmek, yeni konular öğrenmek, dünya nereye gidiyor fark etmek, dünya için oyun kurucu olmak istiyor musunuz önce ona bakın.

    Sözün özü; Oturduğunuz yerden söylenmek yetmiyor.  Kımıldamak da yeterli değil, ayağa kalkıp nereye gideceğini bilerek koşmak, diğer koşanlarla rakip değil birbirine destek olmak gerekiyor.

    Koşarken tek başınıza olmadığınızı görecek ve motive olacaksınız. Ne yaparsak ülkemiz için yaptığımızı unutmadan koşmak gerekiyor. Haydi, beraber koşalım ve koşarken sizlere destek olalım.

    Öğr. Gör. Tümay MERCAN

    Kocaeli Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım B./Yönetim/İletişim Danışmanı tumaymercan@hotmail.com Twitter: Tümay Mercan@Tumaymercan /Facebook: Tümay Mercan

    YASAL UYARI: Yazarın yazısının kopyalanması yasaktır. Yazı, sadece http://esnafbulteni.com/’ye link verilerek kullanılabilir. Alıntıda kaynak gösterilmelidir. Aksi taktirde kanuni işlem yapılacaktır.

    Devamını Oku