DOLAR 32,5704 0.16%
EURO 34,8757 0.58%
ALTIN 2.429,03-0,14
BITCOIN 21660850,90%
İstanbul
19°

PARÇALI AZ BULUTLU

19:56

AKŞAM'A KALAN SÜRE

Tümay Mercan

Tümay Mercan

04 Nisan 2024 Perşembe

    İŞİNİZ NE KADAR SÜRE DEVAM ETTİREBİLECEKSİNİZ?

    İŞİNİZ NE KADAR SÜRE DEVAM ETTİREBİLECEKSİNİZ?
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Her ne iş yapıyorsanız yapın bir düşünün derim,

    Bu işi ne kadar zamandır yapıyorsunuz?

    Sizden önce bu işi yapanlarla kıyasladığınızda işinizde/ sektörünüzde ne gibi değişiklikler var

    İşe ilk başladığınız zaman ile şimdi iş yapma şartlarınız nasıl( Bilgi, beceri piyasa şartları)

    Yakın ve uzak, yerli ve yabancı rakipler neler yapıyor?

    Ve şimdi durumunuz nedir?

    Fırsat ve tehditleriniz nelerdir?

    Siz geleceğe nasıl hazırlanıyorsunuz?

    BİR DURUP DÜŞÜNÜN

    İşletmelerde daha çok SWOT analizi ile yaptığımız bu çalışmayı kabaca bu soruları objektif olarak cevaplayarak, isterseniz biraz daha derinlemesine inerek durumunuzu görebilirsiniz. Önerim bu soruları bir kağıda yazıp, cevapları da yazılı olarak kaydetmeniz.  Ondan sonra bir durum değerlendirmesi yapabilirsiniz. İsterseniz işletmelere bu konuda kolaylaştırıcı olarak inovatif bakmalarını sağlıyoruz.

    Mesele şu; işinizi aynı şekilde ne kadar zaman daha sürdürebilirsiniz bunu fark edebilmek önemli.

    İnsanoğlu olumsuzu görmekte zorlanıyor. Başarısızlığa doğru gidişi kabul edemiyor. Bilinçaltı bu başarısızlığı bireysel başarısızlık olarak algıladığı için olumsuzlukları kabullenmek zor oluyor.

    Oysa dünya, çevre, ekonomi, değerler, tüketici, ürünler hızla değişmekte. Ve biz fark etmeden bu süreci doğalmış gibi yaşıyoruz.

    Günlük rutininiz kesip sakin bir ortamda bu soruları cevaplandırdığınızda ne kadar haklı olduğumu anlayacaksınız.

    Değişim kaçınılmaz. Siz de mesleğe/ işe ilk başladığınız gibi değilsiniz. Fakat mevcut değişimlerden yorulan insan bir süre sonra bıkkınlık içinde “ ne olacaksa olsun”düşüncesine giriyor.  En tehlikeli durum bu. Tükenmişliğin ötesinde duyarsızlık ve olabilecek en kötü şeyi kabullenme durumu.

    Bu ülkede yaşayan bu toprakları emanet alan insanlar olarak böyle bir duyguyu yaşamaya hakkımız yok.   Her şey insanlar için. Şimdiden geleceği düşünerek işlerimizin sürdürülebilirliği için çalışma yapmak zorundayız.  Şu an yapılan devamlılığı sağlamaya çalışmak. Sürdürülebilirlik ve devamlılık farklı kavramlar.

    Bu durumda olanların uygun bir zamanda konuyu düşünmesini, yukarıda soruları cevaplamasını, kendisine gelmesini öneririm.

    KOBİ’LER DESTEKLERDEN NEDEN FAYDALANMIYOR?

    Henüz tren kaçmadı. Fakat çok az bir zamanı var. Bu zamanın iyi değerlendirilmesi, gelecek ve ülkemiz için çalışma yapılması gerekiyor.

    Devlet KOBİ’lere çeşitli alanlarda güçlenmeleri için destek veriyor. Hem maddi hem de manevi. Kullanan çok az. Tam bir atalet içine girmek üzereyiz. İşletmeler açısından kırılma noktasına gidiyoruz. Üstelik artık KOBİ’ler “yeşil” / çevreci olmak zorunda.

    KOBİ’lerin toparlanması gerekiyor. Tam burada KOBİ yöneticilerine iş düşüyor. “Elbette onlar da vizyonları kadar düşünecekler”  diyeceksiniz ama vizyonu genişletmek mümkün. Gerek devlet kurumları gerek özel kurumlar vizyonu genişletecek insan kaynağına ve bilgiye sahipler. Bunlardan faydalanılması lazım.

    İşinizin sürdürülebilirliği gerçekte size, siz yöneticilere, iş sahiplerine patronlara bağlı. Çevresel faktörler aşılabilir. Siz işinizi geliştirmek, yeni konular öğrenmek, dünya nereye gidiyor fark etmek, dünya için oyun kurucu olmak istiyor musunuz önce ona bakın.

    Sözün özü; Oturduğunuz yerden söylenmek yetmiyor.  Kımıldamak da yeterli değil, ayağa kalkıp nereye gideceğini bilerek koşmak, diğer koşanlarla rakip değil birbirine destek olmak gerekiyor.

    Koşarken tek başınıza olmadığınızı görecek ve motive olacaksınız. Ne yaparsak ülkemiz için yaptığımızı unutmadan koşmak gerekiyor. Haydi, beraber koşalım ve koşarken sizlere destek olalım.

    Öğr. Gör. Tümay MERCAN

    Kocaeli Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım B./Yönetim/İletişim Danışmanı tumaymercan@hotmail.com Twitter: Tümay Mercan@Tumaymercan /Facebook: Tümay Mercan

    YASAL UYARI: Yazarın yazısının kopyalanması yasaktır. Yazı, sadece http://esnafbulteni.com/’ye link verilerek kullanılabilir. Alıntıda kaynak gösterilmelidir. Aksi taktirde kanuni işlem yapılacaktır.

    Devamını Oku

    PROMOSYON MALZEMESİ MÜŞTERİ İLE BAĞ KURAR

    PROMOSYON MALZEMESİ MÜŞTERİ İLE BAĞ KURAR
    2

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Promosyon, firmaların ve kurumların daha geniş kitlelere ulaşmak, kendilerini tanıtmak amacıyla üzerinde logo ve sloganlarının bulunduğu hediyelik eşyalardır.

    Reklam, kurumsal iletişim, marka ve pazarlama iletişiminin açısından önemli bir araç. Hatırlanmayı, hatta daha kolay hatırlanmayı sağlıyor.

    Doğru seçilmiş bir promosyon ürünü, doğru zamanda ve doğru yerde müşteri veya hedef kitlesi ile buluştuğunda etkisi oldukça kalıcı olur.

    Ülkemiz promosyon malzemesi üretimi ve çeşidinde hatta ürün yaratıcılığında oldukça iyi durumdadır. Sektörde üretimin %25’ i oranında ihracat da söz konusu. Bu hem promosyon malzemesi üreten firmaların kabiliyeti hem de promosyon malzemesi kullanan firma ve kurumların konuya ilgisi ile gelişen bir durum ve gelişmeye açık bir sektör.

    Bir ülkede promosyon malzeme üretimi ne kadar canlıysa orada konuyu anlayan, ilgi duyan bütçe ayıran reklam, tanıtım çalışmalarına ve hedef kitlesi ile iletişime önem veren o kadar çok firma ve kurum var demektir.

    PROMOSYON MALZEMESİ NASIL BELİRLENMELİ?

    Bu oldukça detaylı bir konu, kurumun hedeflerine, promosyon malzemesini hedef kitlesi ile nerede buluşturacağına, kısa süreli mi uzun süreli mi bir ürün yaptıracağına, ürünün kalıcılık derecesine, promosyon malzemesinin miktarına, sayısına, fiyatına, kaç çeşit ve kategoride ürün yaptırılacağına bağlı ve başka detayları olan bir konu. Bu konuyu yıllardır Kocaeli Üniversitesi İletişim Fakültesinde Kurumsal İletişim, Reklam, İletişim Ortam ve Araçları vb meslek derslerinde anlatıyorum.

    Birçok kişinin basit gibi gördüğü bu konu detaylı bilgi araştırma ve danışmanlık hizmeti alınmasını gerektiriyor.

    77. LONCA İŞ SOHBETLERİNDE PROMOSYON MALZEMELERİ KONUŞULACAK

    Bu kez burada anlatmayayım ve 30 Ekim 2023’de saat 20.00 ‘de 77. Lonca İş Sohbetlerinde promosyon malzemeleri üreten kişilerden ve kurumlardan dinleyelim. 

    Ömer Karatemiz (Promasiad Yön. Kur. Baş.),Hüseyin Koca (Bestah Ajans Yön. Kur. Baş.), Mustafa Kemal Kaşo (Kemal Kaşo Ltd.Şti),Prof. Dr. Ömer Torlak, Lonca İş Geliştirme Platformu Başkanı Eşref Küçükateş moderatörlüğünde konuyu anlatacaklar. 

    Küçük de olsa hediye almak herkesi mutlu eder. Promosyon malzemesi bir hediyedir. Kurumlar ve firmalar için akılda kalıcılığı sağlar.

    Müşteri ilgili kurumdan aldığı promosyon ürününü kullandıkça firmanın logosu hafızaya kazınır, tavsiye edilir, duygusal bağ kurulur.

    Kurumlar ve firmalar müşterileri ile duygusal bağ kurmak için çok farklı çalışmalar içine giriyor ve bu konuyu önemsiyorlar. Neden? Konunun önemini fark ettikleri için. Yoksa neden buna bütçe ayırsınlar.

    Kurum ve firmalar için promosyon konusunda çalışılacak firma konusunda önemli bir nokta var.  Rüştünü ispat etmiş, referansları olumlu firmalarla çalışmak. Promosyon işine yeni girmiş bir firma ise müşterilerine güven verebilmeli. Bu alanda ürünü üretenlerin yanında aracı kurumlar oldukça fazla.

    Hatta zaman zaman mevsimsel olarak alana giren aracı firma sayısı artıyor.  Aracı ne kadar çok olursa tahmin edeceğiniz gibi fiyat yükseliyor, rekabet kızışıyor.

    Bu alandaki rekabet ülke içinde değil, ülke dışında olmalı. Büyümeye çok açık bir sektör ama bir o kadar da sorunları olan bir sektör.

    Kurumsal iletişim, markalaşma, pazarlama iletişimi açısından promosyona önem veren firmalar daima birkaç adım öne çıkar.

    Sözün özü; Promosyon işini ciddiye alıp, bütçe ayırmak gerek. 30 Ekim 2023’de saat 20.00 ‘de 77. Lonca İş Sohbetlerinde hep birlikte konuyu dinleyelim.

    Öğr. Gör. Tümay MERCAN

    Kocaeli Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım B./Yönetim/İletişim Danışmanı tumaymercan@hotmail.com Twitter: Tümay Mercan@Tumaymercan /Facebook: Tümay Mercan

    YASAL UYARI: Yazarın yazısının kopyalanması yasaktır. Yazı, sadece http://esnafbulteni.com/  ’ye link verilerek kullanılabilir. Alıntıda kaynak gösterilmelidir. Aksi durumda kanuni işlem yapılacaktır.

    Devamını Oku

    FIRSATÇILIĞI KİM ONAYLIYOR?

    FIRSATÇILIĞI KİM ONAYLIYOR?
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    “Fırsatçılık iyi bir şey değil, elbette kimse onaylamaz” diyeceksiniz değil mi?  Herkes böyle söylüyor ama ortada bir “fırsatçılık “ durumu var. 

    Fiyat etiketlerinin saatlik, anlık değişiminden etik olmayan iş ahlakına uymayan davranıştan söz ediyorum. Ne kadar tatsız bir konu değil mi? 

    Hiç kimse kendisine fırsatçılık yapılmasından hoşlanmaz. Mandal alan Ayşe Hanım da istemez, hammadde alan işletme yöneticisi de istemez.  Ama birileri fırsatçılık yapıyor.

    Herkes farkında kötü bir durum. Sadece bu gün için değil, yakın ve uzak gelecek için de kötü. Neden?

    Ticarete güven kalmıyor.

    Esnafa, ticaret yapana güven kalmıyor.

    “Kalmazsa kalmasın. Tüketici mecbur nasılsa en azından gıdayı gelecek benden alacak “ mı diyorsunuz? Kendinize bu kadar güvenmeyin.  Siz kendi havuzunuzda yüzdüğünüzü zannederken başka denizlerden gelip sizin tüketicinizi ele geçirebilirler. 

    Size güveni kaybolan tüketici başka birine gider. Malum kural: “Acil ihtiyaçlar ertelenemez.”

    Dünya değişiyor. Tüketici daha bilinçli, araştırıyor, sorguluyor, daha da önemlisi sosyal medya ile sizi ele güne gösteriyor. 

    Fırsatçılığı onaylamadığını söyleyen fırsatçılığın alasını yapıyor. (İşin içinde yalan ve kandırmada var yani) 

    Bu gün fırsatçılığı yaptın, elindeki malı veya hizmeti sattın, tüketici fark edince size verdiği parayı helal eder mi? Helal edilmemiş para size fayda sağlar mı? 

    Fırsatçılık sadece mal ve hizmette mi? Başka alanlarda da var. İnsanların fikrini uzun süre düzenli olarak kullanıp hiçbir şekilde karşılığını vermemek, emek verdikleri konuyu görmezlikten gelip gönüllülük kabul etmek, kısacası hep kendine yontmak fırsatçılık değil mi? 

    Fırsatçılık kendi kazanç sağlayıp karşısındakine doğru faydayı sunamamak tek taraflı yüksek kazanç elde etmek değil mi?

    İşte bu işler bizi bereketsizliğe taşıyor. 

    “Şimdi Ahilik Zamanı” kitabımda “Ahilik değerleri bu gün de uygulanmalı “ derken aslında fırsatçılığın, bereketsizliğin önlenmesi, kişilerin ve sektörlerin kendi içinde otokontrolünün  olmasından bahsediyoruz. 

    Bu konularda aklıselim olması gereken oda, birlik, federasyon başkanları ahilik değerlerine inanmadıkça, fırsatçılığa kucak açmış, prim vermiş, desteklemiş oluyorlar. Çünkü bu günün değeri “para”. Toplum, birlikte ve etik üretim, bilime önem verme, maliyetleri düşürme değil. Sadece ekmek konusu bile bu konuyu anlatmaya yeter. Önerilere kulak tıkanıp “nasıl daha çok kazanabiliriz” diye hesaplar yapılıyor. 

    Zahmet ve emek ile ekmek parası kazanan kişi ise zorunlu olarak satın alırken parasını helal etmiyor. Elbette bu durumda bereket ve helalleşme olmayacak. Sonuç: herkes şikayet ediyor. “ Toplum ve ticaret bozuluyor.” Evet elbirliği ile bozuyor, hep birlikte şikayet ediyoruz. 

    Kimsenin hakkını yemeyin, zarara sokmayın, sözünüzden dönmeyin, aldatmayın, fırsatçılık yapmayın, hesabınızı kabartmayın. Kalbinizden, aklınızdan geçeni duyan, yaptığınızı gören “bir bilen” var.

    Sözün özü; Fırsatçılığın sonu hiç kimse için iyi değil, fırsatçılıktan nasıl vaz geçilecek? 

    Öğr. Gör. Tümay MERCAN

    Kocaeli Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım B./Yönetim/İletişim Danışmanı tumaymercan@hotmail.com Twitter: @tumaymercan /Facebook: Tümay Mercan İnstagram: mercantumay

    YASAL UYARI: Yazarın yazısının kopyalanması yasaktır. Yazı, sadece http://esnafbulteni.com/  ’a link verilerek kullanılabilir. Alıntıda kaynak gösterilmelidir. Aksi takdirde kanuni işlem yapılacaktır.

    Devamını Oku

    MÜŞTERİLER NE İSTER?

    MÜŞTERİLER NE İSTER?
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Ticaret yapanlar için müşterileri elbette önemlidir. Müşteri olmazsa ticaret olmaz.  Hangi sektörde ticaret yapıyorsanız yapın işinizi müşteriye satış yapmak için, müşteri için yaparsınız. Hesap basit, satış yoksa kar yok. Kar yoksa yaşam ve sürdürülebilirlik yok.

    Müşteri sizin için hayati önem taşıyor elbette ama gerçekten müşteriye önem veriyor musunuz?

    Müşterinin ne istediğini, beklediğini, nelere kızdığını nelerden memnun olduğunu biliyor musunuz?

    Sizi diğer rakiplerinize göre neden tercih ettiğini yada etmediğini?

    Müşteri için çok ulaşılabilir olabilirsiniz ama kapınızın önünden bile geçmez.  Çok uzaktasınızdır müşterinize ama arar bulur ve sizden alışverişten vaz geçmez. Neden dersiniz?

    Müşteri ne ister?

    -Müşteri öncelikle güvenmek ister.

    -Müşteri satın aldığı ürüne ve ürünü satan yere güvenmek ister. Çoğu kez üreticiyi tanımayabilir. Satın aldığı yer önemlidir.

    -Müşteri fiyatın doğruluğuna, ürünün ederine güvenmek ister. Satın alınan ürünün özelliğine göre temizlik kurallarına, hijyen kurallarına uyum ister. Özelikle gıdada.

    -Kolay ulaşmak ve araç parkı kolaylığı ister. Dükkan sahibi dükkan önüne kendisi araç park ediyor ve müşteriye yer bırakmıyorsa, müşteri durumu anladığında sıkıntısız ulaşabildiği yerleri tercih eder.

    -Müşteri saygı ve sağlıklı iletişim ister. Sorularına cevap bekler.”Alırsan al, almazsan kendin bilirsin “ tavrını anlar.

    -Müşteri temiz kokan dükkanlar ister. Örneğin giysi satan dükkan lahmacun kokmamalı. Bir restoranın da havalandırması yeterli olmalı. Mağaza, dükkan, her türlü kapalı alan sigara kokmamalı. Sigara +oda parfümü hiç kokmamalı.

    -Müşteri “ hoş geldin, güle güle ” ve “güleryüz” bekler.  O an satın almamış olabilir. Ama memnun ayrıldığı dükkandan mutlaka alışveriş eder veya tavsiye eder.

    -Müşteri dükkan içinde aradığı ürünü kolayca bulmak ister. Ürünü tanımayan satış elemanı müşteriye güven vermez.

    -Müşteri vaat ettiğiniz hizmet kalitesini bekler.

    -Müşteri şikayetinin dinlenilmesini ve çözüm bulunmasını ister.

    -Aldığı ürünün kullanımı özellik gerektiriyorsa bunun hatırlatılmasını, anlatılmasını ister.

    – Müşteri değer verildiğini görmek ve hissetmek ister.

    Sektörünüze göre eklemeler yapmak mümkün. Çok şey mi istiyor müşteri ne dersiniz?

    Bugünün Müşterisi

    Bu günün müşterisi beklentisi yüksek bir müşteri. Bu beklentileri karşılayamayacak olanların  hangi iş kolu olursa olsun, iş yeri açmaması, açarsa da bu talepleri karşılayabilmesi gerek.

    Bu müşteri talepleri yeni değil aslında yüzlerce yıldır var. Fakat bu günün müşterisi biraz daha seçici ve kanunlar müşteriyi koruyor.  Para kıymetli ve zor kazanılır olduğu için daha dikkatli. En azından önemli bir bölümü böyle. Müşteri hakkını aramayı biliyor. Ayrıca alternatifleri çok. Sizden almazsa bir başkasında satın alabilir.

    Sizin Satın Almada Bireysel Tercihleriniz Nedir?

    Lütfen kendinizi bir düşünün uzun zamandır alışveriş yaptığınız veya hiç alış veriş yapmadığınız yer var mı? Buradaki bireysel sebepleriniz neler alışveriş yapmakta ve yapmamakta.  Siz hem ticaret yapan hem de bir başka yerin müşterisi olan birisiniz.

    Sizin alışverişteki olumlu veya olumsuz sebepleriniz müşterileriniz için de geçerli.

    Yani kendinize yapılmasını istemediğiniz davranış veya uygulamayı başkasına yapmamak. Müşteri olarak olumsuz bulduklarınızıkendi müşterinize yapmamak.  Kendinizi müşterinizin yerine koymak.

    Müşteri kendisi gibi düşünmenizi ister

    Aslında müşteri ne ister sorusunun cevabı çok basit; Müşteri, müşteri gibi düşünmenizi ister.

    Cevap kendinizi müşterinin yerine koymakta. Bölgesel olarak ufak farklılıklar olabilir elbet. Güler yüzün her zaman geçerli olduğunu unutmamakta fayda var.  Uzun yıllardır alışveriş ettiğiniz yerden hala neden alış veriş yaparsınız? Ya da ihtiyacınız olsa da bazı iş yerlerinin önünden bile neden geçmezsiniz?

    Bu günün dikkatli müşterisi işyerinizin yaşam süresine, sizin davranışlarınıza, ürün ve hizmet kalitenize bakarak ömür biçiyor ve size o kadar yaşam hakkı tanıyor. Müşteriye gösterdiğiniz özen ve davranışınız, yaşam sürenizi ve kalitenizi belirliyor.  Sizin de müşteriye verdiğiniz değeri ona anlatabilmeniz gerek. Müşteriniz ne ister, ne bekler, siz ne verebilirsiniz?

    Sözün özü;  Müşteriye verdiğiniz öneme, bunu ona anlatma şekline,  derecenizegöre işinizin yaşam süreniz belirleniyor.

    Öğr. Gör. Tümay MERCAN

    Kocaeli Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım B./Yönetim/İletişim Danışmanı tumaymercan@hotmail.com Twitter: @tumaymercan /Facebook: Tümay Mercan İnstagram: mercantumay

    YASAL UYARI: Yazarın yazısının kopyalanması yasaktır. Yazı, sadece http://esnafbulteni.com/ ’a link verilerek kullanılabilir. Alıntıda kaynak gösterilmelidir. Aksi takdirde kanuni işlem uygulanacaktır.

    Devamını Oku

    AFETTEN DERS ALDIK MI?

    AFETTEN DERS ALDIK MI?
    1

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Zorun zoru bir dönemden geçiyoruz. Bir kez daha anladık ki bu dünyada bir şey götüremiyormuşuz. Götüremediğimiz gibi saniyeler içinde hayatımız alt üst olabiliyor ve sevdiklerimizi kaybedebiliyor,  yaşadığımız şehri tanıyamaz hale geliyor, bir yudum suya bir lokma ekmeğe muhtaç olabiliyor muşuz?

    Öyleyse bu mal hırsı, “daha çok, daha çok” hırsı, karşındakinin hakkını vermeme, normal zamanlarda yapılan desteği yok sayma, “hep ben kazanayım, nasılsa bana gönüllü destek veriyor” düşüncesi niye? Binlerce insan helalleşemeden hayatını kaybetti. Ahirete kaldı. Üç- beş kuruş için değer miydi?

    Şimdi “değmezdi” diyecek herkes. Ama önemli olan kendine dönüp bakmak. “ Ben hiç hak yedim mi, telafi etmem gereken zamanda hatamı telafi ettim mi, birilerinin gönül kırgınlığı var mı” diye kendine sormak lazım.

    Bu ince düşünceler toplumda ve iş dünyasında çoktan gitti. Yaşananlardan ders alınacak mı? Ders alacaklar elbet çıkacaktır ama bu ders almayı yaşam biçimi haline getirmedikçe sonrasında unutulacaktır.

    Esnaf ve ticaret yapanlar tartıda, fiyatlandırmada ne kadar doğru? Hizmet sektöründe olanalar hep müşterisine doğruyu mu söylüyor? Eleman çalıştıran çalışanının hakkını veriyor mu?  Gönüllü destek verenlerin gönlü alınıyor, bir teşekkür ediliyor, hatırı önemseniyor mu?

    Kaba, dayanıksız ama süslü binaları yaptığımız sürece bu ince konuları aklımıza getirmemiş olacağız. Bozulma sadece inşaat sektöründe değil ki her yerde. Herkes farkında, herkes değişimi ve ahlaklı çalışmayı bir diğerinden bekliyor. Kendini de “sütten çıkmış ak kaşık “ olarak görüyor.

    İş yapma davranışımızı, hak, hukuk, ahlak algımızı ve alışkanlıklarımızı sorgulamadıkça biz daha bu derslere çok devam ederiz.  Kimsenin bir diğerine hakkını helal etmediği bir ortamda herkes felaketten nasibini er ya da geç alır.

    Geçmişte Ahilik değerleri neden önemliydi? Kimsenin kimsede hakkının kalmaması için önemliydi. Toplum odaklı bir sistem ve ahlak anlayışıydı. Bu gün ahilik konusunu kendine reklam ve çıkar malzemesi yapanlar, Ahilik kuralına uymadan iş yapıp ahiliği diline dolayanlar bunun ne kadar farkında?

    Demek ki daha farklı çalışmalı, daha farklı iş yapmalıyız.  Her şeye sil baştan bakmalıyız, Başımız sıkışmadan, felaket yaşamadan dayanışmalıyız.

    Sözün özü, Afetten ders aldık mı?

    Öğr. Gör. Tümay MERCAN

    Kocaeli Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım B./Yönetim/İletişim Danışmanı tumaymercan@hotmail.com Twitter: @tumaymercan /Facebook: Tümay Mercan

    YASAL UYARI: Yazarın yazısının kopyalanması yasaktır. Yazı, sadece http://esnafbulteni.com/ ’ye link verilerek kullanılabilir. Alıntıda kaynak gösterilmelidir. Aksi taktirde kanuni işlem yapılacaktır.

    Devamını Oku

    Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.