0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Karbon ayak izi, gerçekleştirdiğimiz her bir faaliyetin iklim değişikliği üzerinde oluşturduğu etkidir. Bu faaliyetler bireysel veya kurumsal düzeyde olabilir. Hatta şehirlerin ve ülkelerin de karbon ayak izi hesaplanabilir. Bu ayak izi, faaliyetin, sürecin, ürünün veya hizmetin gerçekleşmesi durumunda doğrudan veya dolaylı olarak ortaya sera gazı emisyonunun hesaplanmasıyla bulunur. Dolayısıyla, bir birey olarak yeme-içme, ulaşım, temizlik, eğlence vb gibi aktivitelerimizin her birinin sonunda bir sera gazı ortaya çıkar ve bu da karbon ayak izimiz olarak çevre üzerinde olumsuz bir etki oluşturur. Bu etkiyi sınırlamak ve sürdürülebilir şekilde azaltmak bu gezegenin bir paydaşı olarak her birimizin en önemli sorumluluklarından biri olmalıdır. Peki bunun için neler yapabiliriz?

Bu görevi yerine getirmek aslında çok da zor değil. Sadece iklim değişikliği farkındalığımızın yüksek olması ve eylemlerimizi çevresel sürdürülebilirliği dikkate alarak planlamamız gerekiyor. Dünya nüfusunun artması, teknolojinin gelişmesi, konfor limitlerimizin genişlemesi ve buna bağlı olarak tüketimimizin artması bireysel karbon ayak izimin giderek büyümesine neden oluyor. Bu nedenle, her birimizin tabiri caizse taşın altına elini koyması gerek.

Yeme-içme alışkanlıklarımızı değiştirerek işe koyulabiliriz. Örneğin, et tüketimimizi azaltmak sadece karbon ayak izimizi değil aynı zamanda su ayak izimizi de azaltacaktır. Mevsiminde yetişen gıdaları tüketmek seracılık faaliyetlerine olan ihtiyacı azaltacak ve bu faaliyetlerden kaynaklanan sera gazı emisyonlarını ciddi oranda düşürecektir. Yöresel / yerel gıdaları tüketmek çevresel etkilerin azaltılmasının yanı sıra sosyal sürdürülebilirlik bağlamında da fayda sağlayacaktır. Alışverişlerde sadece ihtiyacımız olan besinleri satın almak da israfı önleyecektir.  Ayrıca alışverişlerde plastik poşet kullanımını azaltmak, hatta sıfırlamak; bunun yerine yeniden kullanılabilir poşetlere öncelik vermek de yine karbon ayak izimizi azaltacaktır.

Ne farkındayız tartışılır ama giyimle ilgili konularda da çok ciddi bir karbon ayak izimiz oluşuyor. Her üründe olduğu gibi giysilerin de yaşam döngüsü boyunca yüksek miktarda sera gazı emisyonu açığa çıkıyor. Bu nedenle, olabildiğince çevresel ve sosyal anlamda sorumlu olarak üretilmiş kıyafetler kullanmaya çalışmalıyız. Daha fazla sayıda kıyafetimiz olmasındansa çevresel etkisi düşük ve sürdürülebilirlik potansiyeli yüksek kıyafetlerimiz olmasına özen göstermeliyiz. Bunun için de eko-etiketler konusunda bilinçli olmalıyız. Zira, her bir ürünün satışa sunulmasına kadar geçirdiği yolculuk hakkında detaylı bilgi sahibi olmamız çok zor. Fakat doğruluğu, güvenirliliği ve etkinliği kanıtlanmış eko-etiketler aracılığıyla bu takibi yapmamız mümkündür. Bunun yanı sıra satın alma alışkanlıklarımızı tüketim ekonomisi bağlamından paylaşım ekonomisine doğru değiştirmemizde fayda var. Nasıl ki ev ve araçları kiralayabiliyoruz, kıyafetleri de bu şekilde başkalarından ödünç alıp vermeyi düşünebiliriz.

Ulaşım belki de en büyük karbon ayak izimizi oluşturan aktivitedir. Çok basit ama çok etkili bir tavsiye olacaktır; toplu taşıma kullanım oranımızı mutlaka artırmalıyız. Bireysel taşıtlarımızda elektrikli veya hibrit modellere geçiş yapmak da yine çevresel etkilerimizi azaltan bir girişim olacaktır. Her durumda / konumda mümkün olmasa da ulaşımımızı en azından kısa mesafelerde elimizden geldiğince bisikletler ile sağlamak da yine ulaşım kaynaklı karbon ayak izimizi azaltacaktır.

Enerji kaynaklı emisyonlar sadece büyük çaplı üretim yapan mega fabrikalar için değil bizler için de önemli bir karbon ayak izi kalemi. Bu nedenle, özellikle evlerde alacağımız bazı basit önlemler ve uygulamalar ile enerji tüketiminden kaynaklanan emisyonlarımızı azaltabiliriz. Duş sürelerini kısaltmak, kombiyi olabildiğince düşük sıcaklıklarda kullanmak, enerji verimli elektrikli aletler kullanmak, atıklarımızı azaltmak ve mümkün olduğu kadar geri dönüştürmek inanın çok zor değil. Sadece iyi niyetimizi göstermek veya vicdanımızı rahatlatmak için olmamalı bunların hiçbirisi. Yaptığımız her eylemin bizden sonraki nesillere daha temiz ve sürdürülebilir bir dünya bırakma hedefine katkıda bulunduğunu unutmayalım.