Triko Sanayicileri Derneği (TRİSAD) Genel Başkanı Mustafa Balkuv ile doğduğu günden bugüne birikimlerini ve Türkiye’ye kazandırdıklarını Esnaf Bülteni Dergisi okurları ve Türkiye ekonomisinin ticaretinde, üretiminde, eğitiminde ve ihracatında yer alan ve yer almaya aday gençlerimize girişimcilerimize en pozitif ve en başarılı örneklerden biri olduğu için anlatmasını istedik.
TRİSAD Genel Başkanı Mustafa Balkuv bizi kırmayıp; ekonomimiz içinde yer alan birçok kişi ve unsura yol haritası olacak bilgi ve birikimlerini paylaştığı için şükranlarımızı sunuyoruz.
Esnaf Bülteni Dergisi olarak Ülkemiz, İnsanımız ve Ekonomimiz için yapılan her faydalı ve başarılı çalışmanın yanında olmaya ve tanıtmaya devam edeceğiz.
DOĞDUĞU GÜNDEN BAŞLAYAN BİR FAYDA VE BAŞARI HİKÂYESİ;
Başkanım önce sizi tanıyalım daha çok yaptığınız işlerle öne çıkan birisiniz ama siz Trikoya ne zaman başladınız bu işi nerede öğrendiniz.
Ben iş hayatına doğduğumda başladım desem yalan olmaz. 1952 yılında Yeşildirekte doğdum. İlkokulu Mahmutpaşa İlkokulunda okudum. O dönemlerde triko sadece bu bölgelerde üretiliyor ve satılıyordu. Liseyi bitirene kadar babamın yanında çalışmaya devam ettim. Baba mesleğini yapıyorum. 75 yıllık bir triko geçmişim var. 3. Kuşak devam ediyoruz. Babam ikinci dünya savaşında 6 sene askerlik yapmış. Askerlik bitince İstanbul’a gelmiş. Biz Mersinliyiz daha evvelide Girit adasından 1923’te mübadeleyle gelen bir aileyiz.
Babam Triko imalatına 1948 yılında başlamış. Bir süre sonra amcamı da yanına alarak kısa bir süre beraber çalışmışlar. Günümüz itibariyle Triko sektöründe BALKUV soyadını taşıyan 3 şirket var. Ben ve 2 Kuzenim üçüncü kuşak olarak devam ediyoruz. Sektörümüzün uzun yıllar geleceği olduğunu da görüyor ve biliyoruz. Bu nedenle dördüncü beşinci kuşaklarında yer alacağı bir süreci yaşayacağımız düşüncesiyle yatırımlarımız devam ediyor.
En eski 2. Şirket ödülüne layık görüldüm;
İstanbul Ticaret Odası meclis üyesiyim. Hem rahmeti İbrahim Çağlar, hem de Şekib Avdagic başkanım’dan 260 Meclis üyesi arasından en eski 2. Şirket ödülünü aldım. Birinci Koç’un aygaz şirketi ikinci biziz. Buda ortaya koyuyor ki 50 yılın üzerindeki şirket sayısı 81 komite arasındaki meclis üyeleri içinde sayısı çok az.
Tabi, ihracat bazında yarattığımız katma değerde hazır giyimin oldukça üzerinde. Türkiye ortalaması 1.20 $ civarında iken bizim ürettiğimiz katma değer Kg başına 24 $ civarında. Her ay Triko ihracat rakamlarımızı geçen yılla karşılaştırarak tüm detaylarıyla TRİSAD olarak pylaşıyoruz. Bu bilgileri İHKİB ve tim’e de yollayarak onları da sektörümüzün aylık ihracat rakamlarından haberdar ediyoruz. Geçen sene 2 Milyar 600 Milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdik. Bu veriler sayesinde önümüzdeki 5 yıllık ihracat ve üretim planlamalarımızı yapabiliyoruz.
Triko tercih edilen bir giyim tarzı oldu; Her sene büyük bir ivme yakalıyoruz. Hazır giyimi ayırarak konuşuyorum çünkü Triko artık moda oldu, kalite oldu, seviye atladı. Triko bir zarafet ölçüsü oldu. En çok satılanlar listesinde Triko kumaştan sonra yazın 3. Sırada kışın 2. Sırada yer alıyor. Triko işi çok zor bir iş hem katma değerli ürün üretme imkânı olan önemli bir sektör. Triko artık çok talep edilen bir ürün.
TRİKO SADECE KAZAK DEĞİL, KİŞİLİĞİ SEVİYEYİ YANSITAN BİR TARZDIR
Öncelikle Triko’ yu sadece kazak olarak görmemek gerekiyor. Hayatımızın her alanında triko var. Ayakkabıdan tutun da iç giyiminden, şapkasına kadar giydiğimiz her bir mamulde triko var. Ayrıca, otomotivden savunma sanayine, ev tekstilinden sağlıkta kullanılan malzemelere kadar ve daha fazlasında triko var. Eskiden ısınmak için giyilen kazaklardan, günümüzde her mevsimde daha şık görünmek adına tercih edilen kaliteli ve seviyeli görünmeyi öne çıkaran bir giyim tarzı oldu, moda haline geldi.
Eskiden satan, satıcı önemliydi, ama artık üretenin çok değerli olduğu bir dönem yaşıyoruz; Üreten çok büyük güçlüklerle üretiyor. Personel konusunda yaşadığı sıkıntılar, yatırım da finansa ulaşmada yaşadığı sıkıntılar üreticiyi önemli kılıyor. Çok fazla yatırım ve konuya hâkim olmanızı gerektiren bir hazır giyim dalı triko. Örnek vermek gerekirse bir yuvarlak örgü makinesi günde 100’lerce kg dokuma yapabiliyorken bizler yaklaşık aynı fiyata aldığımız bir makinede (triko) 24 saat çalışarak yaklaşık sadece 25-30 adet mal üretebiliyoruz. Ön arka bedenler, kollar tek tek örülüyor, yakada eklenince bir komple triko mamul hale geliyor. Her beden içinde ayrı program gerektiriyor. Bu şartlarda ucuz bir mamulde olmadığı için şık giyimde tercih ediliyor.
Ülkemizin zenginleşmesinin tek yolu üretim, üretimi ve insanlarımızı sanayide çalışmaya teşvik edecek üretim politikası geliştirilmeli.
Tasarım, teknoloji ve kalitede dünya markası olduğumuzu rahatlıkla söyleyebilirim; En büyük pazarımız AB’ye ihracatımız % 70’ ler düzeyinde, coğrafi olarak yakınlığımız kısa sayılabilecek sürede teslim kabiliyetimiz, uzun geçmişe dayanan karşılıklı güven ilişkilerimiz ve uzak doğudan alınan % 12’ lik vergiye göre bizim vergi vermememiz önemli avantajlar arasında. Pandemiyle beraber artan maliyetlerde eklenince son iki senedir taleplere yetişmekte zorlanır hale geldik. Bu söylediklerimiz çok kazanıyoruz anlamında anlaşılmamalı. Maliyetlerimizin 2 katı kadar artması (hammadde, enerji, işçilik vs gibi).
Bizlerin hacim büyütmeye, daha fazla sipariş almaya, uzak doğunun aldığı payın önemli bir kısmını ülkemize kaydırmaya ihtiyacımız var. Sadece ülke içinde değil, yakın komşularımızla da ilişkilerimizi daha sağlam düzeye getirip, bir kısım üretimlerimizi buralarda da yaptırıp, kendimizde yatırımlar yaparak daha güçlü hale gelmeliyiz. Amerika pazarı çok önemli 110 Milyar $ hazır giyim ithalatlarının arasında bizim payımız sadece 1 Milyar $. Tabi ki en büyük engel %17 ile % 35 olan yüksek vergi ve navlun maliyeti.
Mısır, Fas, Ürdün gibi bize çok yakın olan ülkelerle ilişkilerimizi acilen düzeltmeliyiz. Bu ülkelerin ABD ile serbest ticaret anlaşması var. Bu ülkelerle çalışabilirsek gümrüksüz mal ihraç edebilme avantajıyla dünyanın en önemli pazarında önemli bir pay alabiliriz. 6-7 sene evvel bizi çok heyecanlandıran karşılıklı 100 Milyar $’ lık ticaret anlaşması yıllar geçmesine rağmen inişli çıkışlı ilişkilerimiz yüzünden belirsizliğini koruyor. Bütün bu engelleri kaldırabildiğimiz takdirde Türkiye çok farklı bir ülke haline gelir. Üretimle büyümek modeli kalıcı hale gelir ve kimsenin gelecek endişesi kalmaz.
%80 CARİ FAZLA VEREN YERLİ VE MİLLİ BİR SEKTÖRÜZ
Bize 12 yıl evvel tekstilden çıkın 10 yıllık ömrünüz kaldı diye birinci ağızdan söylenmesi, sanayimizin büyümemesine, yatırımların aksamasına ve en önemlisi kaybolan güvenimizle beraber çalışanlarımızın önemli bir bölümünün bizden ayrılarak güvenlikçi olmalarına sebep oldu. Yıllar içerisinde yaşadığımız irili ufaklı sorunları da üzerine eklediğimizde bu gün geldiğimiz (hazır giyim olarak) nokta, tekstille beraber 30 Milyar $’ ın üzerinde gerçekleştirdiğimiz ihracat oldu. Bununda % 80’ i net ihracat, yani ithalat payımız çok düşük. Tabiri caizse tam anlamıyla Yerli ve Milli bir sektörüz. Mücevher sanayi, savunma sanayinden sonra 3. sırada en fazla yaratılan katma değer olarak hazır giyim var.
İhracatta bu yıl %35 büyüme sağladık;
İhracat fiyatlarımız bu sene daha iyi. Adet sayımızın artışıyla ciro artışımız aynı değil. Ciromuz %35 artarken adet sayımız %10-15 artıyor. Buda ürünümüzün kilogram fiyatının arttığının bir göstergesi. Yani daha az satıp daha çok kazanıyoruz.
Başkanım birazda okuldan ve açtığınız kurslardan bahsedelim en son Beylikdüzü’nde kurs açtınız. Okul ve Kurslar ne durumda neler yapıyorsunuz?
Triko ve Konfeksiyon makinalarımızı kendimiz aldık;
Derneğimizi 1994 yılında kurduk. 1996’y kadar üst üste Triko Fuarları gerçekleştirdik. 1996 yılında Milli Eğitim Bakanlığına müracaat ederek bir Triko Okulu açmak istediğimizi ifade ettik. Bize Zeytinburnu da bitmekte olan boş bir okulu teklif ettiler. 1996 yılında belli bir protokol ve şartlarla teslim aldık ve aynı sene vakit kaybetmeden Japonya’dan Almanya’dan Triko makinalarını getirip 1996 -1997 öğretim yılına hazırladık. Milli Eğitim bakanlığı konfeksiyon makinalarını biz vereceğiz dedi buna sevindik amam gelen makinalar eğitim için uygun değildi. Zimmetli olduğu için geri veremedik başka yere hibe edemedik okulun deposunda muhafaza etmek zorunda kaldık. Daha sonra Konfeksiyon Makinalarını da TRİSAD’ın desteğiyle temin ederek öğrencilerimizin hizmetine sunduk.
Öğretmenlerimizi Almanya ve Japonya’ya eğitime gönderdik;
Aynı yıl içinde Milli Eğitim bakanlığından tayin edilen öğretmenler Trikoyu bilmediği için öğrencilerle buluşturmadan önce Almanya ve Japonya’ya eğitime gönderdik. Bu eğitimleri alan öğretmenler ben dâhil okulumuzdaki ve derneğimizdeki tüm öğretmen yöneticiler dâhil tüm seneyi bu makinaların kullanılmasının öğrenilmesi eğitimiyle geçirdik.
27 yıldır eğitimdeki teknolojiyi sürekli yenileyerek her sene üzerine koyarak devam ediyoruz. Konfeksiyon makinalarımızı da yeniledik; 4-5 senede bir gelişen teknolojiye uygun makine ve ekipmana sahip olmak gerekiyor. Şirketlerimizin makinalarını nasıl yeniliyorsak aynı zamanda ve aynı dönemde okulumuzdaki makinaları da yeniliyoruz ki yetişen öğrenciler son teknoloji makinaların eğitimini almış olsun. Yatırımlarımız çok pahalı mesela bir desen bilgisayarı makine fiyatına 22-25 Bin Euro civarında. Elimizde 5 adet bir alt model desen bilgisayar olduğu halde öğrencilerimizin eğitiminde eksiklik olmasın diye son modelden 1 adet TRİSAD olarak alıp hibe ettik. Bu bilgisayarlar hem Japon teknolojisi hem Alman teknolojisi, sektör neyi kullanıyorsa onun eğitimini veriyoruz. Piyasanın %70’i Japon teknolojisi %30 Alman teknolojisi makinaları kullanıyor. Okulumuzda bu iki teknolojiyi koruduk toplam 9 makinamız var. Çin teknolojisi de son yıllarda piyasaya girince Öğrencilerimiz piyasada bu makinalarla karşılaşınca ben bunun eğitimini almadım demesin diye iki tanede Çin makinası alıp okulumuza hibe ettik. İki sene önce konfeksiyon makinalarımızı da yeniledik. Yenilerken eski makinaları alıyoruz ilçelerde ve farklı bölgelerde açtığımız kurslarda kullanıyoruz.
Daha önceki mezunlarımızda yeni teknoloji makinalarının eğitimine ihtiyaç duyarlarsa okulumuzdan istifade etmeye gerekli eğitim, bilgi ve teknik desteği almaya devam etmektedirler.
İşe yerleştirme garantisiyle başlattığımız resmi sertifikalı kurslarımıza öğrenci bulamıyoruz; Zeytinburnu da 3 sene evvel başlattığımız kursta büyük sıkıntı yaşıyoruz. İlçe belediyeleriyle ve diğer kurumlarla görüşüyoruz onlardan sadece yer istiyoruz bütün yatırımları biz yapıyoruz ve 2,5 aylık kurs sonunda resmi sertifaka ile garantili işe yerleştirme yapıyoruz. Fakat binlerce iş müracaatına rağmen belediyeler 12 kişilik sınıfları dolduramıyor. İnsanımız sanayide çalışmak istemiyor. Bu duruma el atılıp kursa gitmeyene veya sertifikasını aldığı halde çalışmayana verilen yardımlar veya devlet desteklerinden muafiyet gibi uygulamalar hayata geçmeli diye düşünüyorum.
Okulumuzdan mezun olup mesleğinde devam edenlerin sayısı Türkiye ortalamasının çok üstünde. Birçok öğrencimiz ya piyasada iyi yerlerde yönetici genel müdür konumlarında ya da kendi işini kurmayı başarmış durumda. Geçen günlerde yapılan İHKİB genel kurulunda yönetim kurulu üyelerinden bir değerli şirket sahibi bizim TRİSAD Meslek Lisesi mezunumuz.
6 sene önce okulumuz tematik ilan edildi. Türkiye’deki 18 İstanbul’daki 7 tematik okuldan birisiyiz. Bir dernek gibi değil bir vakıf gibi çalışmaktayız.
Okulumuzda toplam 16 dalda eğitim veriyoruz;
Bizim desencilerimiz ürün kataloğu oluşturmada çok önemli. Yüzlerce tasarım hazırlanıyor müşteri bu tasarımların içinden hangisini beğenirse o üretiliyor. Desenciler ürünü tasarlıyor makinacılar da o tasarlanan ürünü üretiyor. Biz her iki işi yapan kişileri de okulumuz da yetiştiriyoruz.
Okulumuzda 16 dalda eğitim veriyoruz. 2 sene önce moda tasarım bölümünü de açtık. Moda tasarım çok önemli hem trikoda hem hazır giyimde moda tasarımcısı çok önemli. Hazır giyimde tasarımcı kâğıda çizdiği modeli satın aldığı kumaşlarla hemen hazırlayabilir. Ama trikoda böyle değil. Triko kumaşı hiçbir yerde satılmaz. Tasarımcı bu modelini ya desenciye anlatacak ya da kendisi desenleyip üretecek ondan sonra ürettiği kumaşı bir araya getirip ürününü satışa hazır hale getirecek.
Bu zorluklar trikoyu öne çıkartıyor.
TRİSAD olarak Sanayici – Üniversite işbirliğine büyük önem veriyoruz;
İki sene önce Sanayici – Üniversite işbirliği çerçevesinde Haliç Üniversitesi Sütlüce Kampüsünde bir Triko Atölyesi açarak orada eğitim gören gençlerimizi geleceğe hazırlamaya katkıda bulunmak için çalışma başlattık. Öğretim üyelerine verdiğimiz eğitimler sayesinde birçok öğrenciyi sektörümüze kazandırdık. Atölyede üretim ortamını yaşayan öğrenci ve öğretmenlerinde bu süre zarfında sanayicilerimize katkıları aralıksız devam etmekte. “Akıl teri ile Alın teri’nin buluşturan” bu proje Haliç üniversitesinin taşındığı yeni yerleşkesinde daha büyük bir atölyede başarıyla devam etmektedir.
Biz hamilik projesini 1996 yılında başlattık;
Bugün İTO’nun, İSO’nun TOBB’un 6 sene önce başlattığı hamilik projesini biz 27 yıl önce başlattık. Bizden 20 yıl sonra fark ettiler böyle bir projenin olabileceğini. Bizim belediyeleri gidip bize yer verin atölye açalım istihdama ve nitelikli iş gücüne ara elaman ihtiyacına katkı sağlama projesi de Türkiye’de ilktir. Hamilik makinayı alıp okula götürmekle bitmez. O makinada çalışan öğrencilerde de, o makinada üretilen üründen de sorumlusundur. O makinaya iş bulmakla yükümlüsün. O makinanın arızasından da bakımından da mesulsün. O makinada yetişen öğrenciye iş bulmakta senin görevin hamilik budur.
Dünyada ilk defa biz, hükümlüleri eğitip iş öğretip, işe yerleştiriyoruz;
Dünyada bir ilki başardık. Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı İstanbul Denetimli Serbestlik Müdürlüğü ile Türkiye Triko Sanayicileri Derneği (TRİSAD) arasında gerçekleşen iş birliğiyle, hakkında denetimli serbestlik tedbiri uygulanan kişilere iş imkânı sağlamak için İstanbul Denetimli Serbestlik Müdürlüğü Binasında trikotaj atölyesi açtık. Projede denetimli serbestlik konumunda olan kişilere eğitim vermek ve hayata kazandırılmak üzere düz örme triko örgü makinesi ve konfeksiyonda çalıştırılmak üzere remayözcü kursu veriliyor. Usta eğiticiler tarafından, denetimli serbestlik kapsamında infazı devam eden hükümlülerin yer alacağı eğitimi tamamlayanlara resmi yeterlilik sertifikası ve TRİSAD bünyesindeki iş yerlerinde işe başlama garantisi veriyoruz.
2021 yılının ilk 5 ayı ve 2022 ilk 5 aylık verilerin karşılaştırması;
Bu verilere ihracat artış rakamları;
İlk üç ihracat ülkesi
1-Almanya 173.353.330 milyon $ ( artış % 32 )
2- Birleşik Krallık 91.873.986 milyon $ ( artış % 8 )
3- İspanya 77.642.179 milyon $ ( artış % 4)
İlk 10 ülkede en çok artış
% 56 Fransa
% 51 Danimarka
% 32 Almanya
% 16 Rusya
2022 ilk 5 ay Birim fiyat bazında ilk üç
İtalya 16,64 $
Hollanda 12,93 $
ABD 12,26 $
SİVİL TOPLUM KURULUŞU
26 gün önceŞİRKET HABERLERİ
03 Ekim 2024GENEL
03 Ekim 2024GENEL
03 Ekim 2024ŞİRKET HABERLERİ
03 Ekim 2024RÖPORTAJ
03 Ekim 2024RÖPORTAJ
03 Ekim 2024