0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Şükür kişiyi yücelten, insanı erdemli yapan Allah’a inancın bir yansıması ve tezahürüdür. Allah’ın verdiği nimetlerin farkında olmak, değerini bilmek ve ona göre hareket etmektir.

Şükrü sadece dil ile yapılan bir eylemden ibaret düşünüyorsak, muhakkak ki bir yanılgı içerisindeyiz demektir. Hayatta Allah’ın bize verdiği, farkında olduğumuz veya maalesef farkında olamadığımız her şeyin bir şükrü vardır. Hasta olmadan sağlığın şükrü, yaşlanmadan gençliğin şükrü, kaybetmeden kazanmanın şükrü… Gençliğin şükrü çalışmaktır, çabalamaktır, pes etmemektir, insanlara yardım etmektir, Allah’ın bizlere bahşettiği nefesi güzel sözle dillendirmektir.

Malın şükrü sadaka vermektir, yardıma muhtacı görmek, paranı güzel işlerde harcamaktır.

İnsanoğlunun şükretmesi için o kadar çok neden var ki… Hiç dünyanın başka başka diyarlarına bakmaya bile gerek yok. Hemen yanı başımızdaki insanlara, komşularımıza eş-dostumuza, bakalım. Kimileri türlü hastalıkla boğuşuyor, kimileri eve bir lokma ekmek götürmenin telaşında, kimi bedensel ve zihinsel bazı sorunlar yaşıyor. Bizlere ise sıcacık yuvamızdan, sadece pencereden dışarıya bakmak kalıyor. Daha evimizin penceresinden bakıp dışarıyı göremezken, şükretmezken gönül gözünün perdesini aralamak, ne denli bize nasip olur, bir düşünelim…

İnsanın kimseye muhtaç olmaması, kendisini tehlikelerden güvende hissedeceği bir mekâna sahip olması gibi temel ihtiyaçlarını karşılayabilmesi bile şükretmesi için yeterlidir. Ancak çoğu zaman insan elindeki bu nimetlerin kıymetinin farkında bile değildir. Hattâ bunlara zorunlu bir şekilde sahip olması gerektiğini düşünür ve kendini şükretmekten müstağni görür.

Hâlbuki kendilerine karşı sonsuz iyilik sahibi olduğu hâlde insanların çoğunun şükretmediğini bildiren Yüce Allah (Mü’min Sûresi, 40/61), kûllarının nankörlük gafletine düşmelerini asla istemez (Bakâra Sûresi, 2/152)

Onlara istedikleri her şeyi verdiğini hatırlatarak, saymakla bitmeyecek nimetlerini Kur’an’da zikreder. Bununla birlikte insandan beklenen, bütün bu nimetleri bahşeden Rabbine nankörlük etmeyip şükretmesidir.

(Bakâra Sûresi, 2/152)

Yüce Allah, şükrün karşılığını muhakkak vereceğini (Nisâ Sûresi, 4/147) ve nimetlerini daha da arttıracağını vaâd eder. Allah’a çokça şükreden Hz. Peygamber (S.A.V.) şöyle duâ ederlerdi :

(Allahûmme einnî alâ zikrike ve şükrike ve hûsni ibadetik..)

Allah’ım, seni zikretmek, sana şükretmek ve sana güzelce ibadet etmek için bana yardım et!  (Ebû Dâvûd, Vitr, 26)

Hz. Peygamber (S.A.V.) bir Hadis-i Şeriflerinde şöyle buyurmaktadır. “Mü’minin durumu ne kadar da şaşırtıcıdır. Zîra her işi onun için hâyırdır. Üstelik bu başkasına değil, sadece mü’mine has bir durumdur. Onun memnun olacağı bir şey gelse şükreder; bu hâyırdır. Hoşlanmadığı bir zarar gelse sâbreder; bu da onun için hâyır olur.”

Gönül dostları yine bir Cuma gününe daha kavușturan, nefes veren, tevbe imkânı sunan Râbb’imize sayısız ve sınırsız şükürler olsun.

Ya RABBİ! Bu mübarek vakitler hürmetine,

yaptığımız, yapacağımız, dua, ibadet ve salih amellerimizi kabul buyur…

Hak ve hayırda birlik ihsan eyle!

Amin

Selâm ve dua ile 🤲

— HACI ARICI —