DOLAR 34,0351 0.03%
EURO 37,8878 0.02%
ALTIN 2.822,76-0,07
BITCOIN 1971301-2,44%
İstanbul
23°

HAFİF YAĞMUR

05:11

İMSAK'A KALAN SÜRE

135 okunma

Şükretmek Lazım

ABONE OL
11/02/2023 21:27
0

BEĞENDİM

ABONE OL

İnanan insanın en önemli görevlerinden biri de şükretmesidir. Biz insanlar genellikle sahip olmadığımız şeylere bakıp yakınırız. Onun için de bir türlü Allah’a şükretme görevimizi hakkı ile yerine getiremeyiz. Ayet-i Kerime’de bu husus şöyle ifade edilir:

“O size istediğiniz her şeyi verdi. Allah’ın nimetlerini saymaya kalksanız sayamazsınız.

Kalbimiz dursa onu kim çalıştırabilir? Gözlerimiz kör olsa kim açabilir? Değil ki organlarımız kadar, hücrelerimiz kadar şükretmemiz lazım. Verdiği maddî ve manevî nimetler için Allah’a ne kadar şükretsek azdır.

Pek çok âyet-i kerime; Rabbinizin rızkından yiyiniz ve O’na şükrediniz.

Şükür Nedir Ve Nasıl Yapılır?

Şükür; verilen herhangi bir nimetten dolayı, bu nimeti verene karşı söz, fiil veya kalp ile gösterilen saygı, karşılık, iyiliğin kıymetini bilme ve iyilik yapana bu hissi gösterme, nimet ve iyiliği anıp sahibini övme demektir. Şükür üç şekilde yapılır; ilim, hal ve amel:

1-Nimetlerin Allah’tan olduğunu bilmek.
2-Nimetleri vereni sevmek ve O’na karşı saygılı olmak.
3-Nimetleri verene itaat etmektir.

Sözün özü; nimetler içinde sıkıntı çekiyorsak, şükür görevimizi yapmadığımızdandır. Zira nimetler arttıkça şükrümüzün artması gerekirken tersi oldu, isyanımız arttı, şükür kalktı.          Sıkıntılarımızın temelinde şükürsüzlük, kanaatsizlik, yatmaktadır.şükür sayesinde en yüksek mertebelere yükselir, nankörlükle ise aşağıların aşağısına düşer. Aslında şükreden kendisi için şükretmiş olur. Rabbimizin kulların şükrüne ihtiyacı yoktur.
Öyleyse şükredenlerden olalım ki, hem dünyada hem ahirette kazanalım.
Şükrümüzün artması için, kendimizden daha zor durumda olanlara bakalım.

Az şikayet, çok şükür; seni mutIuIuğa götürür.

           Gözü ve Gönlü Tok Olmak Kanaat

İslamiyet’in, dünya hayatında huzur ve saadeti kazandıran prensiplerinden birisi de kanaattir. Kanaat, yani gözü ve gönlü tokluk, çalışıp çabaladıktan sonra kazanılana şükretmektir. Kanaat mevcutla yetinmek değil, elimizden gelen gayreti gösterdikten sonra ele geçenle yetinmektir. Ama çalışırız da çok kazanırız veya az kazanırız. İnsan, yaratılış itibariyle kendisine verilen nimetlere karşı kanaat etmekle mükellef olduğu gibi, emeğinin neticesi olarak nasibine düşen neticeye de kanaat etmekle mükelleftir. Evet, insan çalışır, emek sarfeder, bir neticeye ulaşmak için gerekli sebeplere başvurur. Bütün bunlar, neticenin ortaya çıkması için yapılacak birer fiili duadır. Fakat neticeyi yaratacak ve takdir edecek olan Cenab-ı Hak’tır. Sebeplere başvurmak, neticeye ulaşmak için her ne kadar şart ise de kafi değildir. Netice, herşeye hükmü geçen Allah’ın emir ve takdiriyle gerçekleşir. Öyle ise, emeğimizin karşılığında Allah’ın bize nasip ettiği neticeye razı olmamak ve şikayete sapmakla kazanılacak hiçbir şey yoktur. Bu takdirde hükmümüzün geçmediği şeyleri kendimize dert edinmekten ve hayatımızı zehir etmekten başka bir şey yapmış olmayız.

Günümüzün  sıkıntıların en temel sebeplerinden biri, aç gözlülüğün doğurduğu doyumsuzluktur, hırstır, tamahtır. “Kim nefsinin cimriliğinden, hırsından ve kıskançlığından korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerdir. (59 Haşr, 9)
“İslam yolu kendisine gösterilen, kendisine yetecek rızka kanaat eden kurtuluşa ermiştir.

Açgözlü değil, tokgözlü, tokgönüllü olmalıdır. İşte gerçek zenginlik de budur!

Yunus’un diliyle:

“Kanaat gencini her kim ki buldu, Saadet mülküne sultan oldu..

     AIIah’ım bize, inşaaIIah oIur diye dua edip hayaIini kurduğumuz her şeyin çok şükür oIdu sevincini yaşat.

Saygı ve sevgilerimle allaha emanet olun.

    En az 10 karakter gerekli


    HIZLI YORUM YAP
    300x250
    300x250r