deneme bonusu veren siteler casinositeleri.me deneme bonusu veren siteler casinositeleri.co istanbul evden eve nakliyat casino siteleri casino siteleri erotik shop ofis taşıma parça eşya taşıma evden eve nakliyat nakliyat casino siteleri 2024 en iyi casino siteleri erotik shop
DOLAR 32,5239 0.19%
EURO 34,5730 0.04%
ALTIN 2.490,540,18
BITCOIN 20786341,67%
İstanbul
21°

KAPALI

04:46

İMSAK'A KALAN SÜRE

Hacı Arici

Hacı Arici

04 Nisan 2024 Perşembe

    MERHABAYLA BAŞLADIK ELVEDA İLE UĞURLARKEN KAZANDIKLARIMIZI KAYBETMEYELİM

    MERHABAYLA BAŞLADIK ELVEDA İLE UĞURLARKEN KAZANDIKLARIMIZI KAYBETMEYELİM
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Büyük bir sevinçle karşıladığımız, tuttuğumuz oruçlarla bedenimizin sıhhate kavuştuğu, verdiğimiz zekât ve sadakalarla malımızın temizlendiği, maddi ve manevi hayatımızda birçok güzelliklerin yaşandığı rahmet ayı Ramazân-ı Şerîf’i yine büyük bir üzüntüyle yolcu etmek üzereyiz. Bu son hafta bizim için çok değerli…

    Bizi Ramazana kavuşturan ve bizlere oruç tutma fırsatını veren Rabbimize hamd-ü senalar olsun. Rabbim; tuttuğumuz oruçlarımızı, kıldığımız namazlarımızı, verdiğimiz zekâtlarımızı, fitre ve sadakalarımızı, hayır ve hasenatımızı kabul eylesin. Bir sene sonraki Ramazan ayına sağlık, sıhhat ve afiyet içerisinde bütün Ümmet-i Muhammed’i kavuştursun.

    Ramazan ayı Efendimiz (S.A.V.)’in ifadesiyle evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu ise Cehennemden kurtuluş ayıdır. Bu ayda rahmet bulduk, bu ayın hürmetine inşallah, mağfirete uğradık, bu ayda yapmış olduğumuz ibadetlerle, insani ilişkilerimizle, güzel ahlâklı bir yaşam sürmekle Cehennem azabından biraz daha uzaklaştık. Oruçla bedenler ve nefisler terbiye altına alındı. Bir kez daha sabrı, yardımlaşmayı, paylaşmayı, özveriyi öğrendik. Dünya nimetlerinin bir sınav olduğunu; gelip geçici olan dünyanın değil, kalıcı ve ebedî olan ahiretin insanı yücelttiğini anladık. Gönüller, manevî huzur ikliminde bir ay boyunca yıkandı. Bu duygularla Ramazanda kazandığımız bu güzel haslet ve yüksek değerleri, Ramazan sonrasında da koruyup, yaşamak oldukça önemlidir. Zira Rabbimize karşı sorumluluğumuz sadece Ramazan ayına mahsus değildir. Ramazan ayında; yoğun bir ibadetle vaktimizi geçirmeye çalışmamız, namazımıza devam etmemiz, muhtaçlara yardım etmemiz, günahlarımıza tövbe etmemiz sadece Ramazana has olmamalı, bunlara ve diğer dini görevlerimize Ramazan sonrasında da devam etmeliyiz. Ramazan ayında hayatımıza aktardığımız bu güzellikleri, bir yılımıza ve sonuçta hayatımızın her safhasına aktarmak, bizlere dünya ve ahret mutluluğunu getirecektir. Rabbimiz “Ölüm sana gelinceye kadar Rabbine ibadet et.” (Hicr Sûresi – 99. Ayet) buyurarak bize bu mutluluğun yolunu göstermektedir.

    Ramazan ayında günahlardan arınmak suretiyle, gönül dünyamızı durulaştırdık. Bu vesile ile günahlarımızı gözden geçirip, yapmış olduğumuz hataları düşünme fırsatımız oldu. Bugün, Ramazan ayının bize kazandırmış olduğu bu huzurla bir daha bu hatalara dönmemeye söz verme zamanıdır.

    Bu ay bize sabrı öğretti. Nefsani isteklere sabır, şeytani vesveselere sabır, açlığa ve susuzluğa sabır, insanlardan gelebilecek olan sıkıntılara sabır, kötü söylenecek sözlere sabır hep tutmuș olduğumuz orucun bizlere sunmuş olduğu güzelliklerdir. Bu sabrı hayat felsefesi haline getirmeliyiz.

    Ramazan ayı ne yazık ki, bitmek üzere, bir hafta sonra kendisine veda edeceğiz. Bir sonrakine ulaşamayabiliriz. Bir sonraki Ramazanın feyiz ve bereketinden istifade edemeyebiliriz. Sonuç itibariyle namaz, oruç, zekat gibi ibadetlerimizi yerine getirmekle mükellefiz. Bu ibadetleri yapmak suretiyle görevimiz tamamlanmış değildir. Güzel bir ahlâka sahip olmak, insanlarla olan ilişkilerimizi Rabbimizin rızasına uygun hale getirmek te başta gelen vazifelerimizdendir. Bu sebeple Ramazan ayında mümkün olduğu kadar kötü söz, küfürlü ve kaba sözler söylememeye çalıştık. Bu tutumumuzu devam ettirelim. İnsanlara karşı yanlış bir davranışta bulunmamaya özen gösterdik, kavgadan gürültüden uzak bir zaman dilimi geçirdik, böyle bir yaşantıyı bir yıla nihayetinde hayatımıza aktaralım. Bu ayda kötü alışkanlıklarımızı, zararlı şeyleri bir tarafa bırakıverdik, yeniden elimize almayalım. Kalp kırmayalım, gönül yıkmayalım. Sevgi yüklü bireyler olarak güzel bir toplumu oluşturalım.

    Unutmayalım ki; hayat, bize verilen en büyük nimetlerin başında gelmektedir. Bu hayatı başarı ile sona erdirmek için Ramazan ayında kazanmış olduğumuz değerleri bir ömre yaymak ve hayatımızın son safhasına kendimizi hazırlamak elbette yapacağımız en akıllıca iş olacaktır.

    Sevgili Peygamberimiz “Allah’ın en çok sevdiği ibadet az da olsa devamlı olanıdır.”

    (Buhari, îman, 32) buyurmușlardır.

    Yüce Rabbim yapmış olduğumuz ibadetlerimizi, hayır ve hasenatımızı kabul eylesin. Kendi rızasına uygun davranışlar sergilemeyi nasip eylesin. Bizleri bayram sabahına ulaştırsın. Ramazan ayında elde ettiğimiz bütün güzellikleri bir yıla ve nihayetinde bir ömre aktarmayı nasip eylesin. Ramazan bayramınızı şimdiden tebrik ediyorum.

    Allah’a emanet olun…

    Selâm ve dua ile…

    Devamını Oku

    RAHMETE, MERHAMETE AÇALIM…

    RAHMETE, MERHAMETE AÇALIM…
    1

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Bizleri bu müstesna zaman dilimine ulaştıran Yüce Rabbimize sonsuz hamd-ü sena, Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa’ya salât ve selam olsun.

    Niyet ettik arınmaya, niyet ettik gözümüze, kulağımıza, elimize, kalbimize tüm organlarımıza oruç tutturmaya…

    Niyet ettik yeniden kelamınla gönüllerimizi, aklımızı, buluşturmaya…

    Vahyin sofrasından doya doya yemeye niyet ettik.

    Biz niyet ettik, Sen bize bunu yapacak gücü ver.

    Biz azmettik ve Sana tevekkül ettik Senin buyurduğun gibi…

    Bizlere bu vahiy mevsimini en güzel şekilde değerlendirebilmemiz için yardım et.

    Sen yardım edersen bunu başarabiliriz ancak…

    Açalım açabildiğimiz kadar öfke ve nefretle dolmuş kalbimizi Ramazana…

    Açalım açabildiğimiz kadar hakaret, iftira, küfür üretmekle meşgul olan zihnimizi Ramazana…

    Açalım açabildiğimiz kadar kararan ruhlarımızı Ramazana…

    Açalım açabildiğimiz kadar katılaşmış vicdanlarımızı Ramazana…

    Açalım ki; en çok ihtiyaç duyduğumuz; merhamet, af, saygı, sevgi, hürmet sarsın dört bir yanımızı…

    Açalım ki; bir lokmaya muhtaç fakirler sevinsin…

    Açalım ki; merhamete muhtaç çocuklarımız, sevgiyi yudumlasın…

    Açalım ki; saygı görmek isteyen eşlerimiz gülümsesin…

    Açalım ki; sıcak bir yuva arayan hayvanlar merhameti tatsın…

    Gelin bu Ramazanda birilerini sözlü ve fiili olarak dövmekten vazgeçip, Ramazanın rahmet ve merhamet ikliminden istifade etmeyi seçelim.

    Uzuvlarımızı Allah’a kulluk yapmakla, kalplerimizi Onu tanımakla, uzun ömrümüzün gecesini-gündüzünü Ona layık olmaya çalışmakla meşgul edelim.

    Ramazanın rahmet ve merhamet ikliminden istifade ederken biz de güçlenelim, Rabbimize rücu edip, iyileşme yolunda mesafeler kat edelim…

    Ben şahsen Ramazanın bu rahmet ve merhamet iklimini çok özledim ve azgınlaşan nefsimi zincire vurmasını dört gözle bekliyorum…

    Bu vesileyle Ramazan ayınızı tebrik ediyorum. Rabbimiz bu Ramazan Ayı hürmetine bizleri her türlü sıkıntılardan ve musibetlerden muhafaza eylesin. Allah’ın selamı, mağfireti, rahmeti, feyzi ve bereketi üzerinize olsun.

    Ramazan-ı Şerifimiz mübârek olsun.

    Selam ve dua ile…

    Hacı Arıcı

    Devamını Oku

    İYİ BİR YATIRIM YAPABİLMEK

    İYİ BİR YATIRIM YAPABİLMEK
    1

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    En güzel yatırım, Allah için yapılan ibadettir.

    Namazı kılın, zekâtı verin. Önceden kendiniz için ne hayır yaparsanız, onu Allah katında bulursunuz. Şüphesiz ki Allah, yaptıklarınızı eksiksiz görür. (Bakara Sûresi, 2/110)

    Oysa insan en büyük yatırımı eve, iş yerine, arabasına ve dünyalık dediğimiz yerlere yapar.

    Acaba ahrete yatırım yapıyor muyuz?

    Ya da kendimize yatırım yapıyor muyuz? İmanımıza yatırım yapıyor muyuz? İbadetlerimize yatırım yapıyor muyuz? Ahlakımıza yatırım yapıyor muyuz?

    Aslında biraz gerçekçi düşünecek olsak; dünyada yapılan hiçbir amel zayi olmayacak, dünyada eken meyvesini ahrette alacaktır. Dünyanın ekini namaz, oruç ve zekât gibi ibadetler; ahiretin meyvesi de Allah’ın rızası ve kulunu razı edecek sonsuz nimetleridir. Dünyada ahiret için çalışıp gayret eden, hastalık, yoksulluk ve yaşlılık zamanları için biriktiren gibidir. Dünyayı ticarete elverişli bir mevsim gibi görüp yatırımını yapmayan, ahiretini yokluk içinde, zemheri soğuğunda yaşar. Dünyada ahiret için yapılan yatırım asla zarar ettirmez. Ahiret için yapılacak yatırımların başında bedenin şükrü anlamındaki namaz ile malın şükrü anlamındaki zekât gelir.

    Acaba midemize yatırım yaptığımız kadar, kalbimize de yatırım yapıyor muyuz?

    İyi bir ev sahibi olmak için harcadığımız enerjiyi iyi bir insan olmaya da harcıyor muyuz?

    İyi bir evlat yetiştirmek için mi çalışıyoruz, yoksa iyi bir araba sahibi olmak için çocuklarımızı ihmal mi ediyoruz?

    İnsana imdat edecek olan, dünyada bırakmış olduğu ve ahret için yapmış olduğu en büyük yatırım sadaka-i cariyedir ki o, kabir ve ahret selâmetimizdir. En mühim sadaka-i cariyelerden biri de salih evlâttır.

    Sahip olduğumuz evi dayayıp döşemeye harcadığımız maddi ve manevi masrafı kendimiz için de harcıyor muyuz?

    Yirmi liralık bir kitap bize pahalı gelirken yirmi bin liralık bir perde bize ucuz mu geliyor?

    Allah’ın adaleti işte; zengin de ölüyor, fakir de ölüyor. İkisi de topraklara gömülüyor! Hormonlu beslenen de ölüyor ve çürüyor; bal pekmezle beslenen de ölüyor ve çürüyor…

    Bazen düşünüyorum da dünya için, hem de bize ait olmayan dünya için, dünyalık için çok mu enerji harcıyorum?

    Düşününce “Evet” diyorum.

    Dünya için, bize ait olmayacak bir dünya için, bize ait olan ruhumuzu, enerjimizi, sağlığımızı, ahretimizi heder ediyoruz, ediyorum…

    Bu dünya geçicidir ve kalıcı olan ahretin de tarlasıdır. Bunun için tarlamızı güzel ekip, hasadını öbür tarafta güzel yapabiliriz.

    İçinde yaşadığımız fânî âleme veda etmeden evvel, nefsani arzu ve şımarıklıklardan vazgeçip, ilâhî hesaba hazırlanmamız gerekmektedir. Bunun için de, canımızı nerede kullandığımızı, malımızı nereden kazanıp nereye harcadığımızı, evlâtlarımıza ne kadar emek verdiğimizi, onların bizim için kıyamet günü yüz akı mı, yoksa yüz karası mı olacağını, velhâsıl her hâl ve hareketimizi, müspet veya menfiliği itibarıyla, iyice tefekkür etmeye mecburuz. Zira ayet-i kerimede:

    “Biliniz ki, mallarınız ve çocuklarınız birer imtihan sebebidir ve büyük mükafat Allah katındadır.” (el-Enfâl, 28) buyrulmaktadır.

    Bu dünyaya yapılacak yatırım en fazla mezara kadar gidecektir. Ancak kalıcı yatırım yapılacaksa, o zaman tüm planlamalarımız ahiret merkezli olmak durumundadır. Eninde sonunda bu dünyadan göçeceğiz. Bu dünyaya ait her şeyimiz burada kalacak. Bunun için kalıcı olana odaklanmak lazım. Ki o da ucu ahrette cennete dokunacak amellerdir.(Meryem Sûresi,18/76)

    Zira kalıcı olan ahrettir.(A’lâ Sûresi,87/17, Duhâ Sûresi,93/4 )

    Selam ve dua ile…

    Hacı ARICI

    Devamını Oku

    ZULMÜN GÖLGESİNDE MİRAÇ

    ZULMÜN GÖLGESİNDE MİRAÇ
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Sevgili Gönül dostları;  Tarihin hem yazıldığı, hem de yaşandığı yerde, ben de bugünü tam da yerinde yaşıyorum. Daha birkaç gün önce Medine’deydim. Şimdi ise Mekke’deyim.

    Mescid-i Aksa Hz. Muhammed döneminde, Müslümanlar için önemli bir özellik kazanmıştır. Çünkü Hicretin birinci yılında (M. 622), Medine’de Müslümanlar yaklaşık 16 ay boyunca Mescid-i Aksa’ya yönelerek namaz kılmış ve burayı kıble olarak kabul etmişlerdir. Mescid-i Aksa Hz. Muhammed’in İsra ve Mirac hadisesi sırasında gerçekleştirdiği yolculuğun yeryüzündeki gece yolculuğu olarak bilinen İsrâ kısmında yöneldiği yerdir. Bu yolculuk, O’nun peygamber olarak gönderilişinin 3. senesinde, Recep ayının 27. gecesi gerçekleşmiştir. Müslümanlar Hz. Muhammed’in Cebrail A.s. eşliğinde, Burak adlı bineğe binerek Mescid-i Haram’dan yola çıktığını ve Mescid-i Aksa’ya ulaştığını, Burak’ı Burak Duvarı’na bağlayarak tüm peygamberlere imamlık ederek namaz kıldığını ve sonrasında farklı katlarında Âdem, Yahya, İsa, Yusuf, İdris, Harun, Musa ve İbrahim peygamberlerle buluşacak şekilde göğü katederek miraca çıktığını kabul ederler.

    Hz. Muhammed (S.A.V.)’in Allah’ın huzuruna yükselişini ifade etmesi nedeniyle Miraç Gecesi önemli bir gecedir.

    Recep ayının 27. gecesine Miraç gecesi denir. Miraç kelime anlamı itibariyle göğe çıkma, yükselme anlamlarına gelir. İsra ve Miraç hâdisesi, Hz. Muhammed’in (S.A.V.) hicretinden 18 ay evvel vuku bulmuştur.

    Miraç hadisesi, Peygamber Efendimiz’in Mescid-i Haram’dan, Mescid-i Aksa’ya oradan da Allah’ın huzuruna yükseldiği hadiseye denir. Peygamber Efendimiz bu gece pek çok rûhânî ahvâl ve ikrama kavuşmuş olmakla birlikte hiç bir kulun ulaşamayacağı manevi âlemlere varmıştır. İşte bu gece her yıl Miraç kandili olarak idrak edilir. Miraç gecesinin, Kadir gecesinden sonra en faziletli gece olduğu söylenir.

    Göğe yükselme anlamında olan Miraç’ın Müslümanlar tarafından önemli kabul edilmesinin en önemli nedeni bu gecede verilen müjdelerdir. Hadis kaynaklarına göre Miraç’ta önce 50 vakit olarak bildirilen namaz, Musa Peygamber’in, bunun insanlara ağır geleceği şeklindeki ikazları üzerine Hz. Muhammed’in birkaç kere geri dönüp, Allah’tan namazı hafifletmesini dilemesinin ardından beş vakte indirilmesidir.

    Peygamber Allah huzuruna ulaştığında kendisine verilen müjdelerden ilki 5 vakit namazın farz kılınmasıdır. Miraç’ın gerçekleşmesinin ardından Müslümanlar namazlarını 5 vakit olarak kılmaya başlamışlardır. Bu mübarek gecede namaz dışında Bakara Suresi’nde bulunan son 2 ayet indirilmiş ve Müslümanlara cennet müjdelenmiştir. Cennet müjdesinde ise Allah’a şirk koşmamak şartıyla olduğu bildirilmiştir.

    (Müslim, Îman, 279) müjdesi verilmiştir.

    Yarın mübarek Miraç Kandili Peygamberimizin Filistin Mescid-i Aksa’dan göğe yükseldiği gün!

    Kandiliniz şimdiden mübarek olsun.

    Ayrıca 7 Ekim’den bu yana Filistin’de yaşanan soykırımda hayatını yitiren Müslüman kardeşlerimizin ve 6 Şubat 2023 tarihindeki asrın felaketi olan depremde hayatını kaybedenlerin mekanları cennet olsun.

    Ey Rabbim; eğer yükümlülüklerimizi unutursak, bizi bundan dolayı cezalandırma.

    Bize öncekilere yüklediğin ağır yüklerden ve taşımayacağımız ağır yükleri yükleme. Rabbim bizlere acı, bizleri affet, halimize acı ve bizlere ilahi rahmetinle muamele göster. Bizim tek Rabbimiz sensin bizleri kâfirlere karşı koru ve yardımını esirgeme.

    Peygamber Efendimizin bu kutlu yolculuğu; sevgi, saygı, hoşgörü, sağduyu, iyi niyet, kalplere güzellik serpilen bir gün olması dileğiyle Miraç kandilimiz hayırlı olsun.

    Selam ve dua ile..

    Hacı Arıcı

    Devamını Oku

    MEVLÂ’DAN DAVET VAR BİZE

    MEVLÂ’DAN DAVET VAR BİZE
    2

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Dünya bize gurbet yurdu, Bu hasretlik yeter oldu, Sultanımız davet kıldı, Gelin dostlar siz de gelin. Hâce Hazretleri.

    Gönül dostları;

    Daha önce Esnaf bülteninde yayınlanan bu yazımı tekrar yayınlayarak siz dostlardan hem helallik almak, hem de selamlarınızı Efendimize götürmek istiyorum.

    Elhamdülillah bir kez daha davet edildik..

    Kulunu seven Rabbi (cc), bizi evine, beytine davet etti, biz de “Lebbeyk!” nidalarıyla bu davete icabet edeceğiz inşallah…

    “Lebbeyk! Allahumme lebbeyk! Lebbeyke lâ şerike leke lebbeyk! İnne’l-hamde, ve’n-nimete leke ve’l-mülk! Lâ şerike lek!”     

    Efendimiz buyurdular ki;

    “Ölümümden sonra kabrimi ziyaret eden, beni sağlığımda ziyaret etmiş gibidir”. Beyhaki. Et-Terğib.3/7

    MEDİNEYİ ANLAMAK

    Sene 2008, Diyanet İşleri Başkanlığı Hac ve Umre’ye gidemeyen din görevlilerini, hem Umre yapmaları ve hem de tecrübe edinmeleri için bir program düzenlemişti. Arkadaşlar olarak birbirimizi tanımadığımız gibi, kafile başkanlarımızı da tanımıyorduk. Ben daha önce özel şirketler ile gittiğim için beni de gitmeyenler gurubuna dahil etmişlerdi. Ben hariç kafilede bulunan bütün arkadaşlar ilk defa gidiyordu. Kafilenin başında ise; Kars müftüsü Hasan Başiş ve Çayeli müftüsü, sonra Bayburt müftüsü olarak EMK olan Kemaleddin Aksoy öncülüğünde iki gün Medine, üç gün Mekke 5 günlük Umre’ye gittik. Medine’ye indiğimizde ilk gün bir şey anlamadık. İkinci gün de ziyaret yerleri vs. derken, Mekke’ye gidiş hazırlığımız başladı. İşte ne olduysa bundan sonra oldu. Medine’de tanımış olduğumuz bu iki güzel insan Hasan ve Kemalettin hocalarımız otelin salonunda bilgilendirme toplantısı düzenledi.

    Konu: Medine’yi Anlamak..

    Hasan hocam Medine’de okumuş, oranın havasını tenefüs etmiş, kendisine has üslubuyla önce giriş yaptı. Sonra Medine’yi coğrafi ve tarihsel açıdan anlattı. Ve konuyu Efendimize (S.A.V.) getirdi. İşte ne olduysa, bundan sonra oldu. Ben ve hoca arkadaşlarımın ekserisi bunlar bizim bildiklerimiz der gibi dinlerken, Hasan hocam arkadaşlar kıymetli hocalarım İmam-ı Azam’ı bilmeyeniniz yoktur, çoğunuz da Hanefi, onun mezhebindensiniz. İmam-ı Azam Hazretleri 53 defa Medine’ye gelir Efendimizi ziyaret için, ancak Babus Selam (selamlama kapısı)ndan girmez direk geçer Mescid-i Nebevi’ye girer, namazını kılar, duasını yapar, çıkar. 54. ziyaretinde ise Babus Selam’dan girer. Efendimizi selamlar, namazını kılıp duasını yapar ve çıkar. Beraberinde bulunan İmam Yusuf ve İmam Muhammed taaccüp eder, “Hocam daha önce selamlama kapısından girmemiştin, neden bugün buradan girdin?” diye sorarlar.

    O büyük imamın cevabı; ”Elhamdulillah nihayet bugün davet edildik” der.

    Hasan hocamın bu cümlesi kimi arkadaşları cezbeye, kimini de hıçkırıklara boğdu. Salonda sessizlikle birlikte hüzünlü, içten kendimizden geçmiş bir halde gözlerimiz yaşlı, gönüllerimiz hüzünlü, kalplerimiz yumuşamış bir halde Mekke’ye nasıl gideceğimizi ve orada ne yapmamız gerektiğini idrak edecek hale gelmiştik.

    Medine’yi anlamak için bir defa gelmenin yeterli olmadığını, İmam-I Azam gibi büyük bir Veli’nin, alimin ancak 54.sünde anladığını, davet edildiğini duyunca bizlerin bir defa gelmesiyle Medine’yi anlamamızın mümkün olmadığını öğrenmiş olduk.

    Mekke’ye bu şuurla hareket ettik. Ne zaman Hac’ca ve Umre’ye gitsem Medine’ye ayak bastığımda önce Efendimizi (S.A.V.) sonra Hasan hocamın bu hatırasını hatırlarım.

    Ah Medine! Bugünlerde sana ve bağrında misafir ettiğin Efendimize o kadar hasretim ki; sana boşuna beldelerin efendisi denmemiş. Seni anlamak, ancak Resulullah’ı (S.A.V.) anlamakla oluyormuş. Seni anlamak, Resulullah’a (S.A.V.) itaat ve ittiba etmekle oluyormuş.

    Salgının tüm dünyada dengeleri değiştirdiği, en sevdiklerimizi bizden aldığı, evlerimizde bile birbirimizden ayırdığı, Kâbe ve sana hasret bıraktığı ey Medine, güzel belde, seni ve Yeşil Kubbe’yi, kubbenin altında yatan misafirini (S.A.V.) o kadar özledim ki; bir daha gelebilir miyim, misafir olabilir miyim, Babus Selam’ından girip “Esselamu Aleyke Ya Resulallah” diyebilir miyim? Bilmiyorum

    Gönül dostları;

    Birkaç günden beri Akyazı Kuzuluk Kaplıcalarındaydım. Çok sevdiğim Akyazı müftüsü, gönül insanı, samimi dost Kamil Özcan Hocamı aradım. Kendilerine has üslubuyla “Sakarya müftümüz ve yardımcısı burada gelirsen sevinirim. Hem de kursumuzda tamamı hafızlardan oluşan özel bir sınıfımız var, görmüş olursun” dedi.

    Biz de sevinçle hemen gittik. 2008’den sonra göremediğim ve bize Medine’de ‘Medine’yi Anlama’ konferansında Medine’yi daha da iyi anlamamıza vesile olan Hasan hocamla karşılaştık. Hâl hatır, hoş sohbet akabinde, kıymetli hocama o günü hatırlattım. Medine’nin manevi havasını tenefüs eden, gönlü Efendimizin sevgisiyle beslenmiş, kalbindeki muhabbet gözlerindeki rahmet damlasının akmasına sebep oldu. Tekrar o günlere gittik, o günleri yâd ettik.

    Bu güzel günü bize yaşatan kalbi güzel, gönlü zengin, güler yüzlü, kendisine has esprileriyle kısa zamanda Akyazılılara kendini sevdiren, bizleri ağırlayıp, izzeti ikramda bulunan, misafirperver Akyazı Müftüsü Kamil Özcan hocama, Medine’de, Medine’yi daha iyi anlamamıza vesile olan Sakarya müftüsü Hasan Başiş hocama ve Sakarya müftü yardımcısı Paşa Bektaş Hocalarıma şükranlarımı arz ederim.

    Güzel bir günün ardından bu duygularla İstanbul’a dönmüş olduk…

    Selam ve dua ile…

    Hacı Arıcı

    Devamını Oku

    Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.