0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

İSTİB Başkanı Ali Kopuz, son günlerde Avrupa’da yaşanan sıcak hava dalgasını hatırlatarak başladığı konuşmasında, “İngiltere tarihinde ilk defa sıcaklıklar 40 dereceyi aştı. Fransa, Portekiz, İspanya, Yunanistan ve Hırvatistan gibi ülkeler de, orman yangınlarıyla mücadele ediyor. Bu sıcak hava dalgaları, bu orman yangınları, iklim krizinin en önemli göstergeleri… Maalesef iklim krizinin ardından bizi bekleyen gıda krizi olacak. Çünkü iklim değiştiğinde tarım alanları da değişiyor” şeklinde konuştu.

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü FAO tarafından açıklanan “Dünyada Gıda Güvenliği ve Beslenmenin Durumu 2022” raporuna da değinen Ali Kopuz, “Bu rapora göre 2021 yılında, 702 ile 828 milyon arasında insan açlıktan etkilendi. Bu rakam Covid-19 salgınının başlamasından bu yana, yaklaşık 150 milyon kişi artmış durumda. Aynı rapora göre, açlığın bitirilmesi hedefi konan 2030 yılında, dünyada yaklaşık 670 milyon kişi hala açlık çekecek. Bu tahmin, sıfır açlık hedefinden ne kadar uzak olduğumuzu gösteriyor.

Raporda, ülkelerin uyguladığı tarımsal destek politikalarında yapılan hatalara da dikkat çekiliyor. Özellikle sebze ve meyve desteklerinin azlığının yaratacağı sorunlarla ilgili önerilerde bulunuluyor. Allah’a şükür ki, Türkiye’deki tarımsal desteklerin çeşitliliği ve yaygınlığı bu sorunlara yol açmıyor. Ancak iklim, salgın ve savaş sorunlarının yoğunlaştığı günümüzde, tarımsal desteklerimizin geliştirilmesi gerekiyor” dedi.

Türkiye’nin tarımsal üretimde stratejik bir üretim planı yapmasının önemine dikkat çeken Başkan Ali Kopuz, şöyle konuştu: “Havza ve ürün bazlı destek sistemini geliştirmeliyiz. Üreticinin yüksek kâr getiren veya çok destek verilen ürünü ekmeye yönelmesi, ürün arzında ve fiyatlarda sorunlar doğuruyor. Az üretilen ürünlerde kıtlık, dolayısıyla pahalılık oluyor… Çok üretilen ürünlerde ise, aşırı arz dolayısıyla üretici için karlılık düşüyor. Sonuçta çiftçi üretimden uzaklaşıyor.

Tarımsal hasılamızı artırmanın bir yolu da, yüksek teknolojili üretim… Bu sayede hem maliyeti azaltmamız, hem de verimliliği artırmamız mümkün olur… İklim değişikliği, yanlış ilaç ve gübre kullanımı gibi nedenlerle azalan toprak kalitesinin doğuracağı sorunları, ancak ileri teknoloji kullanarak aşabiliriz. Bu nedenle, yüksek teknolojili tarımsal üretime ek destek verilmesini, gündemimize alabiliriz.

Tarımsal hasılamızı artırmanın bir yolu da, modern sulama sistemleridir. Hem sulanabilir arazilerimizin tamamının sulanmasını mümkün hale getirmeliyiz, hem de su kaynaklarımızı doğru kullanmalıyız. Damla sulama sisteminin yaygınlaştırılması, bu nedenle çok önem arz ediyor. Tarım Bakanlığımızın, ekonomik olarak sulanabilir tüm arazilerin modern tekniklerle sulanması için, sulama tesisi inşaatları yapılması ve tarımda suyun etkin ve verimli kullanılması konusunda çalışmalarını, sonuna kadar destekliyoruz.

Tarımsal hasılamızı artırmanın, toprak ve iklime bağlı olmayan bir yolu da var. Ürettiğimiz ürünlerin birçoğu, maalesef katma değersiz biçimde pazara sunuluyor. Çiftçimizin bin bir emekle ürettiği ürünler, dökme olarak ihraç edildiğinde, kazancı yabancının oluyor. Bu konuda bir zihniyet değişimine ihtiyacımız var. Fındıktan zeytinyağına, baharattan bakliyata kadar birçok gıda ürünümüz işlenmeden, katma değere kavuşmadan ihraç ediliyor. Gıdayı katma değersiz ihraç etmek, israf etmektir. Bu konuda da, özel teşvikler ve sektörel bilinçlendirme çalışmaları yapılmasının, yararlı olacağını düşünüyorum.

Gıda israfı konusuna da kısaca değinmek istiyorum. Hep söylüyoruz, ürettiğimiz gıdanın üçte biri israf oluyor. Eğer bu israfı engelleyebilirsek, tarımsal hasılamızdan elde ettiğimiz faydayı artırmış oluruz. Gıda fiyatları azalır ve zorlu olacağı açık olan geleceğe daha iyi hazırlanırız.

İklim değişikliğinin giderek şiddetlendiği, küresel salgınların yaşandığı, bölgesel savaşların tüm dünyayı etkilemeye başladığı zor bir dönemden geçiyoruz. Bizim bu süreci atlatmamız için, elimizdeki en büyük silahın tarım olduğunu unutmamalıyız. Kurtuluşumuz, tarımsal hasılamızın sürdürülebilir bir biçimde artışına bağlıdır.”